This food is unhealthy.
- Bu yiyecek sağlıksız.
The conflicts among leaders resulted in unhealthy sectionalism.
- Liderler arasındaki çatışmalar sağlıksız bölgecilikle sonuçlandı.
I felt bad, so I was admitted into the hospital. However, it turned out that there was nothing really wrong with me.
- Kötü hissediyordum, bu yüzden hastaneye kabul edildim. Fakat bende gerçekten sağlıksız bir şey olmadığı anlaşıldı.
You probably smoke drugs. It makes you poorer.
- Muhtemelen uyuşturucu kullanıyorsunuz. Bu sizi daha sağlıksız yapar.
I felt bad, so I was admitted into the hospital. However, it turned out that there was nothing really wrong with me.
- Kötü hissediyordum, bu yüzden hastaneye kabul edildim. Fakat bende gerçekten sağlıksız bir şey olmadığı anlaşıldı.
For health and pleasure!
- Sağlık ve lezzet için!
A healthy man does not know the value of health.
- Sağlıklı olan adam sağlığın değerini bilmez.
Sanitary conditions in the refugee camps were terrible.
- Mülteci kamplarındaki sağlık koşulları çok kötüydü.
Is eating fish as healthy now as it used to be?
- Balık yemek eskiden olduğu kadar şimdi sağlıklıklı mıdır?
A healthy man does not know the value of health.
- Sağlıklı olan adam sağlığın değerini bilmez.
Have you had a thorough medical checkup within the last year?
- Geçen yıl sağlık kontrolü yaptırdın mı?
It would be unethical for me to tell you about Tom's medical problems.
- Tom'un sağlık problemlerini sana anlatmak etik olmazdı.
Some healthcare workers spend more time doing paperwork than taking care of patients.
- Bazı sağlık çalışanları hastalara bakmak yerine evrak işleri yaparak daha çok zaman geçirmektedirler.