sağda

listen to the pronunciation of sağda
التركية - الإنجليزية
right

His office is right up there. - Onun ofisi orada sağda.

Did the error occur right from the start or later on? - When? - Hata baştan sağda mı yoksa sonradan mı meydana geldi? - Ne zaman?

on the right
(Bilgisayar) on right
sağ
right

Did the error occur right from the start or later on? - When? - Hata baştan sağda mı yoksa sonradan mı meydana geldi? - Ne zaman?

In America cars drive on the right side of the road. - Amerika'da arabalar yolun sağ tarafını kullanırlar.

sağ
alive

Tom escaped the gun battle alive and well. - Tom silahlı çatışmadan sağ salim kaçtı.

I know you're upset about your car being totaled, but you weren't injured and you should be thankful to be alive. - Arabanın parçalanması hakkında üzgün olduğunu biliyorum fakat yaralanmadın ve sağ olduğuna şükretmelisin.

sağda düzenli
(Bilgisayar,Teknik) ragged left
sağda olan
dexter
sağda solda
right and left, everywhere
sağda solda
1. on the right and on the left. 2. here and there, in one place and another
sağda solda sürtmek
to hang around in bad places/company
sağda yürek
anat . dextrocardia
sağ
abate
sağ
(Otomotiv) direction indicator
sağ
(Politika, Siyaset) the right

The rightmost lane is now under construction. - En sağdaki şerit yapım aşamasındadır.

I took the right fork of the road. - Yolun sağ çatalına gittim.

sağ
pure

The air by the sea is pure and healthy. - Deniz havası saf ve sağlıklıdır.

sağ
living

Tom drives a truck for a living. - Tom geçimini sağlamak için bir kamyon sürmektedir.

What does Tom do for a living? - Tom geçimini neyle sağlar?

sağ
able-bodied
sağ
dexter
sağ
right, (someone, something) who/which is on the right-hand side, dexter
sağ
right, the right-hand side
sağ
right hand

Tom caught the ball with his right hand. - Tom topu sağ eli ile yakaladı.

Tom is left-handed, but he writes with his right hand. - Tom solaktır, ancak sağ eliyle yazar.

sağ
alive; sound, healthy; unadulterated, unmixed, pure katkısız
sağ
right wing

I have a right wing neighbor. - Sağ görüşlü bir komşum var.

sağ
offside
sağ
right in

He turned to the right instead of turning to the left. - O, sola dönme yerine sağa döndü.

Sami fired right into Layla's head. - Sami, Leyla'nın kafasının sağına doğru ateş etti.

sağ
pol. rightist, right-wing
sağ
pol. right wing
sağ
hoof
sağ
whole

I don't think it's very healthy to cut out whole groups of foods like fats. - Yağlar gibi komple bir yiyecek grubunu kesmeyi çok sağlıklı bulmuyorum.

You're young. You have your whole life ahead of you. - Sen gençsin. Senin önünde sağlıklı bir hayat var.

sağda
المفضلات