تعريف sırtında في التركية الإنجليزية القاموس.
- piggyback
- pick a back
- sırt
- back
Sea otters love to eat clams while swimming on their backs.
- Deniz samuru, sırtüstü yüzerken istiridye yemeyi seviyor.
She is carrying a backpack on her back.
- O, sırtında bir sırt çantası taşıyor.
- sırt
- {i} ridge
It's very pleasant to live in a beautiful city at the foot of a mountain ridge.
- Bir dağ sırtı eteğinde güzel bir şehirde yaşamak çok hoştur.
- sırtında taşımak
- hump
- sırtında yumurta küfesi yok ya!
- (Konuşma Dili) You can't depend on him; he'll break his word (or change his tack) if it suits him
- sırt
- (İnşaat) hip
- sırt
- edge
- sırt
- hillside
- sırt
- backing
- sırt
- (Tıp) dorsum
- sırt
- (Otomotiv) tread
When a tire loses its tread, it's time to buy a new one.
- Bir lastik sırtını kaybederse, yeni bir tane alma zamanıdır.
- sırt
- dorsal
- Sandıktaki sırtında ambardaki karnında
- (Atasözü) He has nothing but what you see of him
- Sırt
- retreaded
- at sırtında
- horseback
The place is only accessible on foot or on horseback.
- Yere sadece yürüyerek veya at sırtında ulaşılabilir.
Football originally meant a game played with a ball on foot - unlike a game played on horseback, such as polo.
- Polo gibi at sırtında oynanılan bir oyunun aksine futbol aslında ayakla oynanılan bir top oyunu demekti.
- at sırtında
- in the saddle
- bıçak sırtında olmak
- be on the razor's edge
- evi sırtında
- homeless; vagabond
- sandıktaki sırtında, ambardaki/sepetteki karnında/boğazında
- (Konuşma Dili) He never thinks of saving something for a rainy day./He spends his money as soon as he gets it
- sırt
- back, dorsal side (of a person or animal)
- sırt
- ridge, upper part (of a hill or mountain)
- sırt
- back; ridge; dorsal
- sırt
- dors
- sırt
- spine (of a book)
- sırt
- saddle
Before getting on a horse, you usually put a saddle on its back.
- Bir ata binmeden önce, genellikle onun sırtına bir eyer koyarsın.
- sırt
- blunt side (of a cutting implement)
- sırt
- dorso
- sırt
- (dağ) shoulder
- sırt
- arete