sırtında

listen to the pronunciation of sırtında
التركية - الإنجليزية
piggyback
pick a back
sırt
back

Japanese women carry their babies on their backs. - Japon kadınları bebeklerini sırtlarında taşırlar.

Sea otters love to eat clams while swimming on their backs. - Deniz samuru, sırtüstü yüzerken istiridye yemeyi seviyor.

sırt
{i} ridge

It's very pleasant to live in a beautiful city at the foot of a mountain ridge. - Bir dağ sırtı eteğinde güzel bir şehirde yaşamak çok hoştur.

sırtında taşımak
hump
sırtında yumurta küfesi yok ya!
(Konuşma Dili) You can't depend on him; he'll break his word (or change his tack) if it suits him
sırt
(İnşaat) hip
sırt
edge
sırt
hillside
sırt
backing
sırt
(Tıp) dorsum
sırt
(Otomotiv) tread

When a tire loses its tread, it's time to buy a new one. - Bir lastik sırtını kaybederse, yeni bir tane alma zamanıdır.

sırt
dorsal
Sandıktaki sırtında ambardaki karnında
(Atasözü) He has nothing but what you see of him
Sırt
retreaded
at sırtında
horseback

He likes to go out on horseback. - O at sırtında çıkmaktan hoşlanıyor.

Football originally meant a game played with a ball on foot - unlike a game played on horseback, such as polo. - Polo gibi at sırtında oynanılan bir oyunun aksine futbol aslında ayakla oynanılan bir top oyunu demekti.

at sırtında
in the saddle
bıçak sırtında olmak
be on the razor's edge
evi sırtında
homeless; vagabond
sandıktaki sırtında, ambardaki/sepetteki karnında/boğazında
(Konuşma Dili) He never thinks of saving something for a rainy day./He spends his money as soon as he gets it
sırt
back, dorsal side (of a person or animal)
sırt
ridge, upper part (of a hill or mountain)
sırt
back; ridge; dorsal
sırt
dors
sırt
spine (of a book)
sırt
saddle

Before getting on a horse, you usually put a saddle on its back. - Bir ata binmeden önce, genellikle onun sırtına bir eyer koyarsın.

sırt
blunt side (of a cutting implement)
sırt
dorso
sırt
(dağ) shoulder
sırt
arete
التركية - التركية

تعريف sırtında في التركية التركية القاموس.

sırt
eğin
evi sırtında
Evi yurdu olmadan herhangi bir yerde yaşayan
sırt
Üst, arka
sırt
insanın üstü
sırt
Giyilen elbise
sırt
Omurgalı veya omurgasız hayvanlarda boyundan kuyruk sokumuna kadar uzanan üst bölüm
sırt
insanlarda boyundan bele kadar uzanan üst bölüm, göğüs karşıtı
sırt
Omurgalı veya omurgasız hayvanlarda boyundan kuyruk sokumuna kadar uzanan üst bölüm: "Arabacı katırın sırtına binmiş."- F. R. Atay. İnsanlarda boyundan bele kadar uzanan üst bölüm
sırt
Dağların veya tepelerin üst bölümü: "Beşiktaş sırtları pırıl pırıl, aradaki boğaz parçası masmaviydi."- O. V. Kanık. İnsanın üstü: "Ona ikinci rastlayışımda sırtında bir pardösü vardı."- H. Taner
sırt
Elbise, giyecek
sırt
Kesici araçların kesmeyen kenarı
sırt
İnsanlarda boyundan bele kadar uzanan üst bölüm
sırt
Dikilmiş veya ciltlenmiş kitaplarda dikişin bulunduğu bölüm
sırt
Dağların veya tepelerin üst bölümü
sırt
Bir şeyin üstü, üst bölümü
sırtında
المفضلات