Brian intends to strictly limit the money he uses.
- Brian kullandığı parayı kesinlikle sınırlamak niyetinde.
Renewable energy is essential for limiting the increase of the global temperature.
- Yenilenebilir enerji, küresel sıcaklık artışını sınırlamak için gereklidir.
There are some limitations.
- Bazı sınırlamalar var.
You have more restraint than most people.
- Çoğu insandan daha çok sınırlaman var.
Entrance is restricted to those above 18.
- Giriş 18 yaş üstü olanlara sınırlandırılmıştır.
Please restrict your orders to what is in our catalog.
- Kataloğumuzda bulunanlara göre lütfen siparişlerinizi sınırlayın.
There are few legal constraints on the sale of firearms in the U.S.
- ABD'de ateşli silah satışı üzerine birkaç yasal sınırlama vardır.
The path is bordered with hedges.
- Yol çitlerle sınırlanmıştır.
Mexico is bordered on the north by the United States.
- Meksika kuzeyde Abd tarafından sınırlanmıştır.
Renewable energy is essential for limiting the increase of the global temperature.
- Yenilenebilir enerji, küresel sıcaklık artışını sınırlamak için gereklidir.
The firemen localized the fire.
- İtfaiyeciler yangını sınırladılar.
The limits of my language mean the limits of my world.
- Benim dil sınırlarım benim dünyamın sınırları anlamına gelir.
She knows her limitations.
- O, kendi sınırlarını bilir.
Our freedoms are being limited.
- Özgürlüklerimiz sınırlanıyor.
Those children have limited verbal skills.
- Şu çocuklar sözlü becerilerini sınırladı.
Renewable energy is essential for limiting the increase of the global temperature.
- Yenilenebilir enerji, küresel sıcaklık artışını sınırlamak için gereklidir.
Entrance is restricted to those above 18.
- Giriş 18 yaş üstü olanlara sınırlandırılmıştır.
Freedom of speech was tightly restricted.
- İfade özgürlüğü ciddi şekilde sınırlandı.