We clean our classroom after school.
- Okuldan sonra sınıfımızı temizleriz.
Please don't run in the classroom.
- Lütfen sınıfta koşmayın.
This class consists of 15 boys and 28 girls.
- Bu sınıf 15 erkekten ve 28 kızdan oluşuyor.
Please don't run in the classroom.
- Lütfen sınıfta koşma.
I dropped out of school when I was in the 7th grade.
- Yedinci sınıftayken okulu bıraktım.
His essay gave only a superficial analysis of the problem, so it was a real surprise to him when he got the highest grade in the class.
- Onun denemesi, sorunun sadece yüzeysel bir analizini yaptı, bu yüzden sınıfta en yüksek notu aldığında ona gerçekten büyük bir sürpriz olmuştu.
The postmen sort the mail each morning.
- Postacı her sabah postaları sınıflandırır.
We should sort the students' names alphabetically.
- Öğrencilerin isimlerini alfabetik sıraya göre sınıflandırmalıyız.
They accused him of being in the classroom in order to cause trouble.
- Onlar onu mesele çıkarmak için sınıfta olmakla suçladılar.
He ordered the boys not to shout in the classroom.
- Çocuklara sınıfta yüksek sesle konuşmamalarını emretti.
Classification is not my specialty.
- Sınıflandırma benim uzmanlığım değil.
Putting in place a systematic classification of our archives could be a great time saver.
- Arşivlerimizin sistematik bir sınıflandırmasını yerleştirmek büyük bir zaman tasarrufu olabilir.
This document is classified.
- Bu belge sınıflandırılmış.
The librarian classified the books according to subject.
- Kütüphaneci kitapları konularına göre sınıflandırdı.
The class was divided into four groups.
- Sınıf dört gruba ayrıldı.
Tom gave up running for class president.
- Tom sınıf başkanlığı için adaylığını koymaktan vazgeçti.
Please don't run in the classroom.
- Lütfen sınıfta koşmayın.
On a scale of 1 to 10, please rate your proficiency in the following languages.
- 10 a 1 ölçeğinde, lütfen aşağıdaki dillerdeki yeterliliğini sınıflandır.
Form is temporary, class is permanent.
- Biçim geçici, sınıf kalıcıdır.
Since graduation fifteen years ago I have never run into my former classmates.
- On beş yıl önceki mezuniyetten beri eski sınıf arkadaşlarımla hiç karşılaşmadım.