I ran into an old classmate of mine on my way to the station.
- İstasyona giderken eski bir sınıf arkadaşıma rastladım.
She married her classmate.
- O, sınıf arkadaşı ile evlendi.
Tom and his classmates are going to an art museum tomorrow afternoon.
- Tom ve sınıf arkadaşları yarın öğleden sonra bir sanat müzesine gidecek.
There were many guests - most of them were our teacher's classmates and friends.
- Çok sayıda misafir vardı-onlardan çoğu bizim öğretmenin sınıf arkadaşları ve arkadaşlarıydı.