He's getting along well with all of his classmates.
- O, tüm sınıf arkadaşları ile iyi geçinir.
Tom and his classmates are going to an art museum tomorrow afternoon.
- Tom ve sınıf arkadaşları yarın öğleden sonra bir sanat müzesine gidecek.
Danny and I have been classmates for five years, but I've never spoken to him outside of lessons.