Tom has a trash compactor.
- Tom'un bir çöp sıkıştırıcısı var.
He can compress the most words into the smallest ideas of any man I ever met.
- O, şu ana kadar karşılaştığım bir adamın en küçük fikirlerine birçok kelimeyi sıkıştırabilir.
Plastic bottles are compressible and recyclable.
- Plastik şişeler sıkıştırılabilir ve geri dönüştürülebilir.
Tom tightened the nuts.
- Tom somunları sıkıştırdı.
To make our house payments, we're going to have to tighten our belts.
- Ev ödemelerimizi yapmak için, kemerlerimizi sıkıştırmak zorunda kalacağız.
Can you squeeze me into your busy schedule?
- Beni yoğun programına sıkıştırabilir misin?
Send it to me as a compressed file.
- Onu bana sıkıştırılmış dosya olarak gönder.
This file has been compressed.
- Bu dosya sıkıştırıldı.
Can you squeeze me into your busy schedule?
- Beni yoğun programına sıkıştırabilir misin?
Had they left a little earlier, they would have avoided the traffic jam.
- Biraz daha erken çıksalar, trafik sıkışıklığını atlatırlar.
I think we'll get there in time if we don't get caught in a traffic jam.
- Bir trafik sıkışıklığı yakalanmazsak, sanırım zamanında orada olacağız.