süsleme

listen to the pronunciation of süsleme
التركية - الإنجليزية
adornment
ornament
decoration

The party decorations were colorful. - Parti süslemeleri renkliydi.

Tom told Mary that she put up her Christmas decorations too early. - Tom, Mary'e onun Noel süslemelerini çok erken koyduğunu söyledi.

ornamentation
decor

I like to decorate my room with flowers. - Odamı çiçeklerle süslemeyi seviyorum.

I wonder who will help Tom decorate the Christmas tree. - Tom'un Noel ağacını süslemesine kimin yardımcı olacağını merak ediyorum.

molding
moulding
trimming
trim
Grace
figuration
enrichment
embellishment

I told her the truth. I just added a few embellishments. - Ona gerçeği söyledim. Sadece birkaç süslemeler ekledim.

grace note
{i} garnish
enriching
(Gıda) dressing
embellishing
embroidering
{i} garnishing
garnishment
decorativeness
emblazonment
flower

I like to decorate my room with flowers. - Odamı çiçeklerle süslemeyi seviyorum.

süslemek
ornament
süslemek
garnish
süslemek
decorate

Mary helped her mother decorate the Christmas tree. - Mary Noel ağacını süslemek için annesine yardım etti.

süslemek
adorn
süslemek
embellish
süsle
{f} caparison
süslemek
beautify
süslemek
{f} gild
süslemek
{f} caparison
süsle
{f} ornament

They decorated the tree with stars and ornaments. - Ağacı yıldızlar ve takılarla süslediler.

Tom hung the ornaments on the Christmas tree. - Tom süsleri Noel ağacına astı.

süslemek
doll up
süslemek
{f} flourish
süslemek
rim
süslemek
fig
süslemek
adorn with
süslemek
gussy
süslemek
bedeck with
süslemeler
embroideries
vitrin süsleme
window-dressing
süsle
adorn

They adorned the room with flowers. - Onlar odayı çiçeklerle süslemişler.

süsle
embellish

I told her the truth. I just added a few embellishments. - Ona gerçeği söyledim. Sadece birkaç süslemeler ekledim.

süsle
{f} grace
süsle
emblazon
süsle
{f} embellished
süsle
{f} garnishing
süsle
doll up
süsle
decorate with
süsle
embroider

I don't embroider their handkerchiefs. - Onların mendillerini süslemiyorum.

süsle
{f} garnish

Borscht is often garnished with dill and sour cream. - Pancar çorbası genellikle dereotu ve ekşi krema ile süslenir.

süslemek
dress sth up
süslemek
deck
süslemek
drape
süslemek
attire
süslemek
grace
süsle
adorned

They adorned the room with flowers. - Onlar odayı çiçeklerle süslemişler.

süslemek
tart up
baklava biçimli süsleme
diaper pattern
boynuz biçimli süsleme
cornucopia
buz çiçekleri ile süsleme
frostwork
kabin arka süsleme
(Otomotiv) cabin rear trim
melodi süsleme türü
mordent
süsle
prink
süsle
primp
süsle
bedeck
süsle
dizen
süsle
titivate
süsle
dollup
süslemek
dike
süslemek
dizen
süslemek
doll out
süslemek
(konuşma) lard
süslemek
dress up
süslemek
to decorate, adorn, embellish
süslemek
deck out
süslemek
crown
süslemek
damask
süslemek
to deck (someone) out, doll (someone) up
süslemek
(Konuşma Dili) to criticize (someone) at length and to his face. süsleyip püslemek to doll (someone) up fit to kill (used derogatorily)
süslemek
to decorate, to ornament, to embellish, to rim, to deck, to adorn, to grace, to bedeck (with); (yemeği) to garnish
süslemek
enamel
süslemek
array
süslemek
embroider
süslemek
bedight
süslemek
bedeck
süslemek
fig out
süslemek
figure
süslemek
dress
süslemek
fancy up
süslemek
smarten
süslemek
enrich
süslemek
{f} set
süslemek
(Fiili Deyim ) dress out
süslemek
enchase
süslemek
decoration
süslemek
prank up
süslemek
{f} lace
süslemek
{f} prank
süslemek
{f} zip
süslemek
{f} gird
süslemek
{f} trim
süslemek
vignette
süslemek
{f} titivate
süslemek
trick out
süslemek
trap
süslemek
{f} rig
süslemek
trick up
süslemek
scrimshaw
süslemek
trig up
süslemek
zing up
süslemek
{f} tire
süslemek
{f} interlard
süslemek
polish
süslemek
prank out
süslemek
zip up
süslemek
trig out
süslemeler
(deri vb.) tooling
taş süsleme
rockwork
tekerlek süsleme
(Otomotiv) wheel ornamentation
yaldız ve resimlerle süsleme
(yazı) illumination
التركية - التركية
Süslemek işi, bezeme, tezyin
Sanat eserlerinin yüzeyini süslemek için kullanılan motif, oyma vb
Süsleri yerleştirme biçimi veya sanatı
(Osmanlı Dönemi) TEVŞİ'
(Osmanlı Dönemi) ARAYİŞ
(Osmanlı Dönemi) TEZHİB
süsleme sanatları
Bir yapıyı, bir eşyayı kullanış amacıyla birlikte göze daha güzel göstermek için çeşitli türlerde yapılan estetik çalışmaların tümü
Süslemek
(Osmanlı Dönemi) HAFF
Süslemeler
(Hukuk) TEZYİNAT
süslemek
Söz oyunlarıyla güzelleştirmek: "Söylediğim şeyleri, maalesef bir kısmı da uydurma olan misallerle süsleyerek adamcağızı âdeta ağlamaklı ederdim."- R. N. Güntekin
süslemek
Söz oyunlarıyla güzelleştirmek
süslemek
Birtakım katkılarla bir şeyin daha güzel, daha göz alıcı olmasını, daha hoş görünmesini sağlamak, tezyin etmek
süslemek
Birinin kusurlarını uzun uzun yüzüne vurmak
süslemek
Birtakım katkılarla bir şeyin daha güzel, daha göz alıcı olmasını, daha hoş görünmesini sağlamak, tezyin etmek: "Yemişçiler dükkânlarını meyvelerle süslüyorlar."- S. F. Abasıyanık