sürpriz

listen to the pronunciation of sürpriz
التركية - الإنجليزية
surprise

To our great surprise, he suddenly resigned. - Onun birden istifade etmiş olması, bizim için büyük sürpriz.

What a pleasant surprise to see you here! - Seni burada görmek ne hoş sürpriz!

bombshell
snap
bonus
fluke
surprising

The idea of surprising her suddenly crossed my mind. - Birden aklıma ona sürpriz yapma fikri geldi.

That's not surprising nowadays. - Şimdi bu sürpriz değil.

(Argo) jeepers
turn
surprisal
booby trap
{i} treat

That would be a treat. - Bu bir sürpriz olurdu.

surprize
to the surprise
surprise to
sürpriz yapmak
surprise

In order to give him a surprise on his birthday, I prepared a fantastic cake. - Ona doğum gününde bir sürpriz yapmak için, ben harika bir pasta hazırladım.

I wanted to surprise her. - Ona sürpriz yapmak istedim.

sürpriz karar
snap decision
sürpriz olarak
against long odds
sürpriz oylama
snap vote
sürpriz yapmak
to surprise
sürpriz yapmak
to surprise (someone), give (someone) a surprise
sürpriz ziyaret
surprise visit
hediye sürpriz
favour
hediye sürpriz
favor
sürprizler
surprises
beklemek (birini sürpriz vb)
be in store for
التركية - التركية
Beklenmeyen ve insanı şaşırtarak sevindiren veya üzen olay, beklenmedik olay: "Kocam bugün gazeteci arkadaşlarına bir sürpriz parti vermek istiyor."- B. Felek
Beklenmeyen ve insanı şaşırtarak sevindiren veya üzen olay, beklenmedik olay
SÜRPRİZ
(Osmanlı Dönemi) Fr. Beklenilmeyen bir anda meydana gelen ve şaşırtarak insanı sevindiren veya üzen hâdise. Umulmadık şey
sürpriz yapmak
Birini, beklenmedik, şaşırtan, sevindiren veya üzen bir olayla karşılaştırmak
الإنجليزية - التركية

تعريف sürpriz في الإنجليزية التركية القاموس.

Sürpriz bir şekilde
Surprisingly

Their prices are surprisingly cheaper than their rivals.

sürpriz
المفضلات