The river continuously flows to the sea, it will never pause to let us cross on dry land.
The man turned permanently blue after he drank the silver solution.
- Adam, gümüş solüsyonu içtikten sonra sürekli olarak mavileşti.
She complained continually that there was no money left.
- O sürekli olarak para kalmadığından şikayet ediyordu.
If the universe is full of stars, why doesn't their light continually light up the entire sky?
- Eğer evren yıldızlarla doluysa, neden onların ışığı sürekli olarak tüm evreni aydınlatmıyor?
I'm constantly telling her to behave herself.
- Ona sürekli olarak terbiyesini takınmasını söylüyorum.
His mother is constantly complaining about it.
- Annesi sürekli olarak bundan şikâyet ediyor.
You cannot get along with him because he speaks continuously.
- O sürekli olarak konuştuğu için onunla anlaşamazsın.
In swimming pools, water is continuously pumped through a filter.
- Yüzme havuzlarında, su sürekli olarak filtrelerden pompalanır.
A bird is incessantly singing in my balcony.
- Bir kuş sürekli olarak balkonumda ötüyor.