The river continuously flows to the sea, it will never pause to let us cross on dry land.
The man turned permanently blue after he drank the silver solution.
- Adam, gümüş solüsyonu içtikten sonra sürekli olarak mavileşti.
Worm castings continually enrich the soil.
- Solucan gübresi sürekli olarak toprağı zenginleştirir.
She complained continually that there was no money left.
- O sürekli olarak para kalmadığından şikayet ediyordu.
His mother is constantly complaining about it.
- Annesi sürekli olarak bundan şikâyet ediyor.
I'm constantly telling her to behave herself.
- Ona sürekli olarak terbiyesini takınmasını söylüyorum.
People are changing continuously.
- İnsanlar sürekli olarak değişiyorlar.
You cannot get along with him because he speaks continuously.
- O sürekli olarak konuştuğu için onunla anlaşamazsın.
A bird is incessantly singing in my balcony.
- Bir kuş sürekli olarak balkonumda ötüyor.