sürdüren

listen to the pronunciation of sürdüren
التركية - الإنجليزية
Continuing
sür
{f} drove

Tom drove Mary's car to Boston. - Tom Mary'nin arabasını Boston'a sürdü.

Ambition drove him to murder. - Hırs onu cinayete sürükledi.

sür
{f} exile

Santa Ana was living in exile in Cuba. - Santa Ana Küba'da sürgünde yaşıyordu.

He was exiled from his own country. - Kendi ülkesinden sürgün edildi.

sür
{f} smeared
sür
{f} tilled
sür
{f} last

The rain lasted a week. - Yağmur bir hafta sürdü.

I had my driver's license renewed last month. - Sürücü ehliyetimi geçen ay yenilettim.

sür
impel
sür
{f} drive

Do you know how to drive a car? - Nasıl araba süreceğini biliyor musun?

I had my driver's license renewed last month. - Sürücü belgemi geçen ay yenilettim.

sür
{f} lasting

The war lasting for years impoverished the country. - Yıllar süren savaş ülkeyi fakirleştirdi.

sür
driven

Tom shouldn't have driven Mary's car. - Tom Mary'nin arabasını sürmemeliydi.

Have you ever driven a sports car? - Hiç spor araba sürdün mü?

sür
deport

Neither Tom nor Mary has been deported. - Ne Tom ne de Mary sürgün edildi.

sür
banish

The ruler was overthrown and banished from the country. - Yönetici devrildi ve ülkeden sürüldü.

Tom was banished from the town. - Tom kasabadan sürüldü.

sür
deported

Neither Tom nor Mary has been deported. - Ne Tom ne de Mary sürgün edildi.

sür
expatriate
sür
{f} smear
üyeliğini yazışarak sürdüren üye
corresponding member
التركية - التركية

تعريف sürdüren في التركية التركية القاموس.

Sür
(Osmanlı Dönemi) REM
Sür
(Osmanlı Dönemi) GELE
sürdüren
المفضلات