Then I was forced to rest; and, sitting down on the ground, saw that the glimmering streak of light had faded, and that the awful blackness of the previous night was creeping up again.
How many sheep are there in this flock?
- Bu sürüde kaç tane koyun var?
The shepherd is tending his flock.
- Çoban sürüsünü otlatıyor.
Sami drove a Rolls Royce.
- Sami bir Rolls Royce sürüyordu.
Ambition drove him to murder.
- Hırs onu cinayete sürükledi.
A herd of friesian cattle graze in a field in British countryside.
- Siyah alaca sığır sürüsü İngiliz kırsalında bir tarlada otlar.
Wolves travel in packs.
- Kurtlar sürüler halinde dolaşırlar.
Wolves travel in packs, but eagles fly alone.
- Kurtlar sürüyle gezer ama kartallar yalnız uçar.
A swarm of wasps attacked the children.
- Bir eşekarısı sürüsü çocuklara saldırdı.
We were attacked by swarms of bees.
- Arı sürüsü tarafından saldırıya uğradık.
I watch a lot of gangster movies.
- Bir sürü gangster filmi izliyorum.
There was a crowd of students waiting in front of the library.
- Kütüphanenin önünde bekleyen bir sürü öğrenci vardı.
I have lots of rubber bands.
- Bir sürü paket lastiğim var.
There were a lot of great bands at the festival.
- Festivalde bir sürü büyük gruplar vardı.
How long is the flight?
- Uçuş ne kadar sürüyor?
How long is the flight from Tokyo to Hawaii?
- Tokyo'dan Hawai'ye uçuş ne kadar sürüyor?
This game has you battle against hordes of evil stoats.
- Bu oyun seni kötü gelincik sürülerine karşı savaştırır.
I have a ton of things to do.
- Yapacak bir sürü işim var.
I've got a ton of work to do.
- Yapacak bir sürü işim var.
Tom caught a glimpse of the driver as the train raced past.
- Tren geçerken Tom sürücünün bir anlık bakışını yakaladı.
As the train went by, Tom caught a glimpse of the driver.
- Tren geçerken, Tom sürücünün bir bakışını yakaladı.
Our boat followed a school of fish.
- Bizim tekne bir balık sürüsünü izledi.
In April we have a lot of school events.
- Nisanda bir sürü okul etkinliklerimiz var.
There are lots of clouds in the sky today.
- Bugün gökyüzünde bir sürü bulut var.
The clouds scudded across the sky.
- Bulutlar gökyüzünde rüzgarla sürüklendi.
He runs a lot of hotels.
- O, bir sürü otel işletir.
A lot of boys are running in the park.
- Parkta bir sürü delikanlı çalışıyor.