We crept toward the enemy.
- Biz düşmana doğru süründük.
The baby crept into the room.
- Bebek, sürünerek odaya girdi.
Hey, it's about time you quit it with the panty jokes. You'll put off the readers, you creeper!
- Hey, külotlu şakalardan vazgeçmenin zamanı geldi.Okuyucuları soğutacaksın,seni sürüngen.
I felt something crawling up my arm.
- Kolumda sürünen bir şey hissettim.
I felt something crawling on my back.
- Sırtımda bir şeyin süründüğünü hissettim.
Tom thought he could reach the airport on time if he drove a little over the speed limit.
- Tom birazcık hız limitinin üzerinde sürerse vaktinde havaalanına yetişebileceğini düşündü.
He drove the truck to Dallas.
- O, kamyonu Dallas'a sürdü.
He was exiled from his own country.
- Kendi ülkesinden sürgün edildi.
Napoleon was exiled to St. Helena.
- Napolyon, St. Helena'ya sürüldü.
The rain lasted five days.
- Yağmur beş gün sürdü.
The speech lasted thirty minutes.
- Konuşma otuz dakika sürdü.
My little son can drive a car.
- Küçük oğlum araba sürebiliyor.
Do you know how to drive?
- Nasıl araba süreceğini biliyor musun?
The war lasting for years impoverished the country.
- Yıllar süren savaş ülkeyi fakirleştirdi.
She has never been in a car driven by him.
- O, onun tarafından sürülen bir arabada asla bulunmadı.
Tom shouldn't have driven Mary's car.
- Tom Mary'nin arabasını sürmemeliydi.
Neither Tom nor Mary has been deported.
- Ne Tom ne de Mary sürgün edildi.
He was banished to an island for high treason.
- O vatana ihanet için bir adaya sürüldü.
Napoleon was banished to Elba in 1814.
- Napolyon 1814'te Elba adasına sürgün edildi.
Neither Tom nor Mary has been deported.
- Ne Tom ne de Mary sürgün edildi.