sürülmek

listen to the pronunciation of sürülmek
التركية - الإنجليزية
(for one thing) to be allowed to touch (another)
be spread, rubbed, or smeared on
(for a soldier) to be sent to, be dispatched to (a place)
be driven (to)
/önüne/ (for something) to be placed in front of (someone)
be exiled to
be plowed
(for something) to be put on (the market); (for money) to be put into (circulation)
spread
to be spread, rubbed, or smeared on
to be driven (to)
wheel
sür
{f} drove

Tom thought he could reach the airport on time if he drove a little over the speed limit. - Tom birazcık hız limitinin üzerinde sürerse vaktinde havaalanına yetişebileceğini düşündü.

He drove the truck to Dallas. - O, kamyonu Dallas'a sürdü.

sür
{f} exile

Napoleon was exiled to St. Helena. - Napolyon, St. Helena'ya sürüldü.

He was exiled from his country. - O, ülkesinden sürgün edildi.

sür
{f} smeared
sür
{f} tilled
sür
{f} last

The speech lasted thirty minutes. - Konuşma otuz dakika sürdü.

The rain lasted a week. - Yağmur bir hafta sürdü.

sür
impel
sür
{f} drive

Do you know how to drive? - Nasıl araba süreceğini biliyor musun?

You'll be able to drive a car in a few days. - Birkaç gün içinde araba sürebileceksin.

sür
{f} lasting

The war lasting for years impoverished the country. - Yıllar süren savaş ülkeyi fakirleştirdi.

sür
driven

Have you ever driven a sports car? - Hiç spor araba sürdün mü?

She has never been in a car driven by him. - O, onun tarafından sürülen bir arabada asla bulunmadı.

sür
deport

Neither Tom nor Mary has been deported. - Ne Tom ne de Mary sürgün edildi.

sür
banish

We banished him from the country. - Biz onu ülkeden sürdük.

The ruler was overthrown and banished from the country. - Yönetici devrildi ve ülkeden sürüldü.

sür
deported

Neither Tom nor Mary has been deported. - Ne Tom ne de Mary sürgün edildi.

sür
expatriate
sür
{f} smear
sürülme
exile
التركية - التركية
Sürülmek işine konu olmak veya sürmek işi yapılmak
Uzaklaştırılmak, nefyedilmek
Sürme işine konu olmak veya sürme işi yapılmak
Uzaklaştırılmak, nefyedilmek: "Bir süre sonra müdürle iki öğretmenin ayrı ayrı yerlere sürüldüklerini öğrendim."- E. Bener
Sür
(Osmanlı Dönemi) REM
Sür
(Osmanlı Dönemi) GELE
sürülme
Piyasaya çıkarılma
sürülme
Sürülmek işi
sürülmek
المفضلات