sürücüye

listen to the pronunciation of sürücüye
التركية - الإنجليزية
(Bilgisayar) into drive
sürücü
driver

He works on the railroad as a driver. - O, bir sürücü olarak demir yolunda çalışır.

I think he is a good driver. - Ben onun iyi bir sürücü olduğunu düşünüyorum.

sürücü
host drive
sürücü
operator's
sürücü
herder
sürücü
(Ticaret) carrier
sürücü
rider

Bike helmets can protect riders from serious head injuries. - Bisiklet kaskları, sürücüleri ciddi kafa yaralanmalarından koruyabilir.

sürücü
disk drive

This computer has a floppy disk drive. - Bu bilgisayarın disket sürücüsü var.

My laptop doesn't have an optical disk drive. - Dizüstü bilgisayarımda optik disk sürücüsü yok.

sürücü
(Bilgisayar) disk in
sürücü
jehu
sürücü
impellent
sürücü
(bilgisayar) drive
sürücü
driver (of a vehicle)
sürücü
driver; motorist; drive, disk drive
sürücü
automobilist
sürücü
autoist
sürücü
driver , drive
sürücü
comp. drive
sürücü
driving

His job is driving a sight-seeing bus. - Onun işi, bir tur otobüsü sürücülüğüdür.

Why do you think Tom wasn't able to pass his driving test? - Tom'un niçin sürücü testini geçemediğini düşünüyorsun?

sürücü
dr
sürücü
{i} drive

He works on the railroad as a driver. - O, bir sürücü olarak demir yolunda çalışır.

Do you think he is a good driver? - Onun iyi bir sürücü olduğunu düşünüyor musun?

sürücü
driver, drive
sürücü
motorist

A stop sign tells motorists to stop before a crosswalk at an intersection. - Bir dur işareti bir kavşakta yaya geçidinde önce sürücülere durmalarını söyler.

Motorists should anticipate traffic delays. - Sürücüler trafik gecikmelerini önceden tahmin etmeliler.

sürücü
herd
التركية - التركية

تعريف sürücüye في التركية التركية القاموس.

Sürücü
(Osmanlı Dönemi) BERİD
sürücü
Çoban, güdücü
sürücü
Sürü yetiştiren kimse
sürücü
Taşıt süren kimse, şoför
sürücüye
المفضلات