süpürge

listen to the pronunciation of süpürge
التركية - الإنجليزية
broom

Pass me the broom and dustpan, please. I spilled some crumbs on the floor. - Bana süpürge ve faraşı ver lütfen. Yere bazı kırıntılar döktüm.

Tom handed Mary the broom. - Tom süpürgeyi Mary'ye uzattı.

whisk
sweeper
süpürge otu
broom grass
süpürge ağacı
(Tabiat Doğa) (bitki, Fam: fundagiller,halenciye) tree heath
süpürge darısı
sorghum
süpürge darısı
(Tabiat Doğa) (bitki, Fam: buğdaygiller,necliye) [syn.: süpürgedarısı, şeker darısı,sorgun,sorgum] sorghum
süpürge katırtırnağı
(Tabiat Doğa) (bitki, Fam: baklagiller,bakliye fasilesi) scotch broom, common broom, scot's broom
süpürge sapı
broomstick

If you're really a witch, where's your broomstick? - Sen gerçekten bir cadıysan süpürge sapın nerede?

süpürge sopası
broomstick

This is a magic broomstick. - Bu sihirli bir süpürge sopası.

elektrikli süpürge
hoover
gırgır süpürge
carpet sweeper
mekanik süpürge
sweeper
süpürge otu
heather
elektirikli süpürge
Vacuum cleaner
sihirli süpürge
Magic broom
uçan süpürge
Flying broom
döner süpürge
rotary broom
elektrikli süpürge
see elektrik süpürgesi
küçük süpürge
wisp
saçını süpürge etmek
(for a woman) to work hard to serve and please (someone)
saçını süpürge etmek
(woman) to exert oneself
التركية - التركية
Elektrik süpürgesi
Süpürmeye yarayan araç: "Hasta bakıcının elinden süpürgeyi kaparak ut gibi çalmaya başlamış."- R. N. Güntekin
Süpürmeye yarayan araç
(Osmanlı Dönemi) DESTE
(Osmanlı Dönemi) MİHSERE
(Osmanlı Dönemi) MİHVEKA
(Osmanlı Dönemi) MİKAMME
(Osmanlı Dönemi) MİKNESE
(Osmanlı Dönemi) MİSFERE
(Osmanlı Dönemi) ŞARUF
caru
süpürge darısı
Buğdaygillerden, sıcak bölgelerde yetişen ve çiçek saplarından süpürge yapılan, darıya benzeyen bir bitki
süpürge otu
Fundagillerden, çiçekleri pembe, küçük bir çana benzeyen, işlenmemiş topraklar üzerinde yetişen, kökünden ağızlık, dallarından kaba süpürge yapılan, çalı görünüşünde bir bitki, funda, erika (Erica)
süpürge çalısı
Süpürge otu
süpürge otu
funda
Süpürge otu
püren
süpürge
المفضلات