sözcüsü

listen to the pronunciation of sözcüsü
التركية - الإنجليزية
spokesman
One who speaks as the voice of a group of people
{n} a person who speaks for another
a male spokesperson
One who speaks for another
A spokesman is a male spokesperson. A UN spokesman said that the mission will carry 20 tons of relief supplies. W2 spokesmen a man who has been chosen to speak officially for a group, organization, or government spokesperson
{i} man who speaks for or on behalf of a person (or company, etc.)
One who speaks as the voice of a group of people. (is not gender specific)
sözcü
spokesman

The swimmer, Cindy Nicholas, barely made it ashore at Dover at the end of the exhausting swim, but a spokesman from the Channel Swimming Association announced that she was in very good shape. - Yüzücü, Cindy Nicholas, yorucu bir yüzmenin sonunda zorlukla Daver'de kıyıya vardı fakat Kanal Yüzme Derneğinden bir sözcü onun çok iyi bir durumda olduğunu duyurdu.

Tom is now the spokesman for environmental groups. - Tom şimdi çevre gruplarının sözcüsüdür.

jüri sözcüsü
foreman
sözcü
mouthpiece
kanun sözcüsü
(Askeri) law member
kanun sözcüsü
(Askeri) law officer
sözcü
speaker

The speaker's comments were highly offensive. - Sözcünün yorumları oldukça rahatsız ediciydi.

A crowd of people gathered around the speaker. - Sözcünün etrafında büyük bir kalabalık toplandı.

sözcü
public speaker
Sözcü
public spokesman
Hukuk Sözcüsü
(Hukuk) Advocate General
basın sözcüsü
press officer
basın sözcüsü
press agent
hükümet sözcüsü
government spokesman
jüri sözcüsü kadın
forewoman
muhalefet sözcüsü
opposition spokesman
sözcü
rapporteur
sözcü
prov. talker
sözcü
announcer
sözcü
coryphaeus
yasa sözcüsü attorney attached
to the Danıştay
التركية - التركية

تعريف sözcüsü في التركية التركية القاموس.

Sözcü
raportör
grev sözcüsü
Grev süresince grevle ilgili açıklamalarda bulunmakla görevli kimse
kanun sözcüsü
Yasa sözcüsü
sözcü
Bir kurul, bir topluluk veya kişi adına söz söyleme, onun düşünce ve davranışlarını savunma yetkisi olan kimse: "Kongrede bunların beş yüz sözcüsü bulunuyordu."- H. Taner
sözcü
Bir kurul, bir topluluk veya kişi adına söz söyleme, onun düşünce ve davranışlarını savunma yetkisi olan kimse
sözcü
Bir komisyonun verdiği kararların gerekçesini kaleme alıp genel kurul karşısında savunmakla görevlendirilen üye, raportör
sözcü
(Osmanlı Dönemi) vekil
yasa sözcüsü
Danıştay savcısı, kanun sözcüsü
sözcüsü
المفضلات