He promised to meet him at the coffee shop.
- Onunla kahve dükkanında buluşmaya söz verdi.
She promised to meet him at the coffee shop.
- Onunla kahve dükkanında buluşmaya söz verdi.
Mr Smith has not turned up yet though he promised to come.
- Gelmek için söz verdiği halde Bay Smith henüz dönmedi.
She promised to meet her at the coffee shop.
- Onunla kahve dükkanında buluşmaya söz verdi.
I don't remember promising that.
- Bunu söz verdiğimi hatırlamıyorum.
He's promising us nothing.
- O bize hiçbir şey için söz vermiyor.