söz verilen

listen to the pronunciation of söz verilen
التركية - الإنجليزية
promised

Always come by the time promised. - Her zaman söz verilen zamanda gel.

The road is crowded so we probably won't get in promised time. - Yol kalabalık bu yüzden muhtemelen söz verilen zamanda varmayacağız.

{s} pledged, avowed, assured by an oath
assured by (usually) spoken agreement; "the promised toy"; "the promised land"
past of promise
assured by (usually) spoken agreement; "the promised toy"; "the promised land
söz verilen kimse
promisee
söz verilen şey
jam tomorrow
söz ver
promise

He gave me a promise to come back soon. - O,yakında geri gelmek için bana söz verdi.

She promised to meet her at the coffee shop. - Onunla kahve dükkanında buluşmaya söz verdi.

söz ver
{f} promised

He promised to meet her at the coffee shop. - Onunla kahve dükkanında buluşmaya söz verdi.

She promised to meet her at the coffee shop. - Onunla kahve dükkanında buluşmaya söz verdi.

söz ver
made a promise of
söz ver
take an oath
söz ver
{f} promising

Don't misunderstand me, we aren't promising you anything. - Beni yanlış anlama, sana hiçbir şey için söz vermiyoruz.

I don't remember promising that. - Bunu söz verdiğimi hatırlamıyorum.

söz verilen
المفضلات