Always come by the time promised.
- Her zaman söz verilen zamanda gel.
The road is crowded so we probably won't get in promised time.
- Yol kalabalık bu yüzden muhtemelen söz verilen zamanda varmayacağız.
He gave me a promise to come back soon.
- O,yakında geri gelmek için bana söz verdi.
She promised to meet her at the coffee shop.
- Onunla kahve dükkanında buluşmaya söz verdi.
He promised to meet her at the coffee shop.
- Onunla kahve dükkanında buluşmaya söz verdi.
She promised to meet her at the coffee shop.
- Onunla kahve dükkanında buluşmaya söz verdi.
Don't misunderstand me, we aren't promising you anything.
- Beni yanlış anlama, sana hiçbir şey için söz vermiyoruz.
I don't remember promising that.
- Bunu söz verdiğimi hatırlamıyorum.