Ben, söylentinin kaynağını bilmiyorum.
- I don't know the origin of the rumor.
Söylenti gerçek oldu.
- The rumor proved true.
Söylenti hızla yayıldı.
- The rumour quickly spread.
Bu söylentileri kim yaydı?
- Who spread these rumours?
Tom ve Mary hakkında dedikodular duydum.
- I've heard rumors about Tom and Mary.
O dedikoduyu kimden duydun?
- Who did you hear that rumor from?
Medyanın onun sözleşmesi ile ilgili bir söylenti rüzgarı vardı ve hızlı geldi.
- The media got wind of a rumor about his engagement and came quickly.
John is rumored to be next in line for a promotion.
They say he used to be a thief, but that's just rumor.
There's a rumor going round that he's going to get married.