Karısının ikinci kuzeni Yahudi yargı meclisinin üyesiydi.
- His wife's second cousin was a member of the Jewish ruling council.
Yöneten seçkinlerin zulmüne karşı direnin.
- Fight back against the oppression of the ruling elite.
Yöneten seçkinlerin zulmüne karşı direnin.
- Fight back against the oppression of the ruling elite.
Egemen sınıf yetkilerinden vazgeçmez.
- The ruling class will not surrender its power.
Trafik kurallarına uymalıyız.
- We should obey the traffic rules.
Lütfen okul kurallarına uyun.
- Please follow the school rules.
2007 de AK parti ikinci kez iktidar partisi olarak yönetime geçti.
Kuralları yönetmekte iyidir.
- She's good at getting around rules.
Bir ülkeyi yönetmek kolay bir iş değildir.
- To rule a country is no easy task.
Almanya orman kanunu ile yönetilmez ama hukukun üstünlüğü ile yönetilir.
- Germany is not ruled by the law of the jungle, but by the rule of law.
Başkaları hakkında kötü konuşmamayı kendisine prensip olarak benimsemektedir.
- He makes it a rule never to speak ill of others.
Çok fazla yemek yememeyi prensip edinir.
- He makes it a rule not to eat too much.
Çoğunluk kuralı demokrasinin temel ilkesidir.
- Majority rule is a basic principle of democracy.
Yatakta sigara içmeyi yasaklayan çok sıkı bir kural var.
- There is a very strict rule forbidding smoking in bed.
Bu yasalara aykırıdır.
- That's against the rules.
Aynı kural bir yolculuğa çıkmak için de geçerlidir.
- The same rule applies to going for a journey.
Tüm sürücülerin yol kurallarına uymaları gerekir.
- All drivers should obey the rules of the road.
Onun yönetimi despotçaydı.
- His rule was despotic.
Hamilton İngiliz yönetimine karşı protesto etti.
- Hamilton protested against British rule.
Yönetici devrildi ve ülkeden sürüldü.
- The ruler was overthrown and banished from the country.
Bu ülkeyi kim yönetti?
- Who ruled this country?
Tom cetvelimi ödünç aldı.
- Tom borrowed my ruler.
Cetvelini ödünç alabilir miyim?
- Could I borrow your ruler?
Genellikle Japonya'da haziran ayında fazla yağmur vardır.
- As a rule we have much rain in June in Japan.
İngilizce öğretmenimiz genellikle çok ödev verir.
- As a rule, our English teacher gives a lot of homework.
Bu bütün normlara ve kurallara aykırıdır.
- This contradicts all norms and rules.
Okul idaremiz o okul kuralını ortadan kaldırmaya karar verdi.
- Our school administration decided to do away with that school rule.
Çar, Rusya'nın hükümdarıydı.
- The czar was the ruler of Russia.
Köylüler hükümdara karşı ayaklandılar.
- The peasants rose up in rebellion against the ruler.
the ruling monarch.
This game rules!.