A man's body dies, but his soul is immortal.
- Bir insanın vücudu ölür, ama ruhu ölümsüzdür.
There was not a bloody soul.
- Lanet olası bir ruh yoktu.
Mary felt as if a ghost or spirit had touched her back.
- Mary bir hayalet ya da ruhu sırtına dokunmuş gibi hissetti.
I'll be with you in spirit.
- Ben ruhen sizinle birlikte olacağım.
When one lucky spirit abandons you another picks you up. I just passed an exam for a job.
- Şanslı bir ruh seni terk ettiği zaman, bir başkası seni alır.Ben az önce bir iş sınavını geçtim.
For all their serious wounds, all of them were in good spirits.
- Ciddi yaralarına rağmen onların hepsi iyi ruh hali içindeydi.
With this talisman, you can ward off any and all evil spirits.
- Bu tılsım ile tüm şeytani ruhları defedebilirsin.
Reality and irreality are both important for one's psyche.
- Gerçeklik ve gerçek dışılık, kişinin ruhu için önemlidir.
The brain is the center of every mind, soul, and muscle energy.
- Beyin her akıl, ruh ve kas enerjisinin merkezidir.
Dan was worried about Linda's state of mind.
- Dan, Linda'nın ruhsal durumu hakkında endişeliydi.
Your yelling and howling is called a psychosis. I ask, I beg you to see a therapist before you get instituonalized.
- Bağırman ve uluman ruhsal bir bozukluk. Soruyorum, hastaneye kaldırılmadan önce terapiste gitmen için sana yalvarıyorum.
My father was committed to a psychiatric hospital.
- Babam bir ruh ve sinir hastalıkları hastanesine teslim edildi.
Judging from his expression, he's in a bad mood.
- Onun ifadesine bakılırsa, o kötü bir ruh hali içinde.
His illness was mainly psychological.
- Onun hastalığı aslında ruhsaldı.
Are Tom and Mary licensed psychologists?
- Tom ve Mary ruhsatlı psikolog mu?