Öfkeli isen tartışma ve tok isen yemek yeme.
- Don't argue when you are angry and don't eat when you are full.
Öfkeli kalabalık binaya saldırdı.
- The angry mob attacked the building.
O, kendisine kızmıştı.
- He was angry with himself.
Tom geç kaldığı için kendine kızmıştı.
- Tom was angry with himself for being late.
Tom kızgın ayıdan kaçmak için elinden geldiği kadar hızlı koştu.
- Tom ran as fast as he could to escape from the angry bear.
Sebep olmadan asla kızgın olmam.
- I'm never angry without reason.
Tom sinirli ve öfkeli görünüyor.
- Tom seems frustrated and angry.
Nadiren kızgın ya da sinirli olur.
- He seldom gets angry or irritated.
Oldukça hiddetli görünüyorsun.
- You look pretty angry.
Ses onu uykudan uyandırdı.
- The sound roused her from sleep.
Bir zil sesi tarafından uyandırıldım.
- I was roused by the sound of a bell.
Slogan, insanları canlandırmak için tasarlandı.
- The slogan was designed to rouse the people.