Select Keyboard: Türkçe ▾ X
| ||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||
---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|
|
Columbus Amerika'yı keşfettiği zaman, bizon ( Amerikan mandası ) geniş bir alanda yaşıyordu.
- When Columbus discovered America, bison (American buffalo) inhabited a wide-ranging area.
Oturma odamda geniş pencereler var.
- My living room has wide windows.
Onun adı yaygın olarak biliniyordu.
- His name was becoming widely known.
İngilizce dünyada en yaygın konuşulan dildir.
- English is by far the most widely-spoken language in the world.
Pencere tamamen açıktı.
- The window was wide open.
Gözlerinizi ardına kadar açık tutun.
- Keep your eyes wide open!
İki öğrenci arasında fikirlerde büyük bir uçurum vardır.
- There is a wide gap in the opinions between the two students.
Saat sabahın üçü fakat ben tamamen uyanığım ve çabalasamda uyuyamadım.
- It's already 3 a.m., but I'm wide awake and couldn't fall asleep if I tried.
Tom bütün gece tamamen uyanık kaldı.
- Tom remained wide awake the whole night.
Gözlerinizi ardına kadar açık tutun.
- Keep your eyes wide open!
Tom gözlerini ardına kadar açtı.
- Tom opened his eyes wide.