The role of the historian is less to discover and catalog documents than to interpret and explain them.
- Tarihçinin rolü daha az keşfetmek ve onları çevirmek ve açıklamak yerine belgelerin kataloğunu hazırlamaktır.
This is the age of information, and computers are playing an increasingly important role in our everyday life.
- Bu bilgi çağıdır, ve bilgisayarlar günlük hayatımızda gittikçe önemli rol oynuyorlar.
I am sure you will take an active role in your new position.
- Ben, yeni görevinde aktif bir rol alacağından eminim.
Jane saw the students acting well on the stage.
- Jane öğrencilerin sahnede iyi rol yaptıklarını gördü.
Tom acted the part of a sailor.
- Tom bir denizci rolü oynadı.
I have an important part.
- Önemli bir rolüm var.