Bu odada kızartma yapılıyor.
- It's roasting in this room.
Hatmileri kızartırken kamp ateşinin etrafında oturduk.
- We sat around the campfire roasting marshmallows.
Babam tavuk kızartmak için ateş kullanır.
- Dad uses fire to roast a chicken.
Fırında kızartılmış tavuğu severim.
- I like roast chicken.
Fırında kızartılmış tavuk, benim en sevdiğim yemeklerden biridir.
- Roast chicken is one of my favorite dishes.
Hepimiz şirket Noel partisinde çok yemek yedik özellikle dana rosto.
- We all pigged out at the company Christmas party, especially on the roast beef.
Paskalya için rosto kuzusu yenir.
- Roast lamb is eaten for Easter.
Bu odada kızartma yapılıyor.
- It's roasting in this room.
Babam tavuk kızartmak için ateş kullanır.
- Dad uses fire to roast a chicken.
Bu et iyi kızartıldı.
- This meat is roasted well.
Tavuk kızartmasını seviyorum.
- I love roast chicken.
Tom kendi kahve çekirdeklerini kavurur.
- Tom roasts his own coffee beans.
O, kahve çekirdeklerini kavuruyor.
- He is roasting coffee beans.
Kenya'da, kızartılmış termitler Ugali ile birlikte yenir.
- In Kenya, roasted termites are eaten with Ugali.
Fırında kızartılmış tavuk, benim en sevdiğim yemeklerden biridir.
- Roast chicken is one of my favorite dishes.
Kızarmış tavuk istiyorum.
- I want roast chicken.
Kızarmış tavuk bu gece menüde mi?
- Is roast chicken on the menu tonight?
I’m late home for the fourth time this week; my mate will really roast me this time.
The class clown enjoys being roasted by mates as well as staff.
Coffee beans need roasting before.