Rusçamın hâlâ iyi olmadığını biliyorum fakat kaydettiğim ilerlemeden oldukça mutluyum.
- I know my Russian still has a long way to go, but I’m pretty happy with the progress I’ve made.
Üniversiteye yavaş yavaş ilerleme katettim.
- I worked my way through college.
Tom onu usulüne göre yaptırdı.
- Tom got it done the right way.
İşleri bizim usulümüzle yapmak zorunda kalacaksın.
- You'll have to do things our way.
İstasyon az bir mesafede.
- The station is a little way off.
O zamandan beri büyük mesafe kaydettik.
- We've come a long way since then.
Yolu bilmediklerinden, çok geçmeden kayboldular.
- As they didn't know the way, they soon got lost.
20. yüzyılın ortalarından beri Pekin'de su kuyusu sayısı önemli ölçüde düşmüş ve yeni yol ve binalar için bir yol yapmak için yıkılmışlardır.
- Since the mid-20th century, the number of hutongs in Beijing has dropped dramatically as they are demolished to make way for new roads and buildings.
Biz senin yönteminin dışında kalacağız.
- We'll stay out of your way.
Biz bunu son kez senin yönteminle denedik ve işe yaramadı.
- We tried it your way last time and it didn't work.
O adam biraz uzakta duruyordu fakat Tom'un bağırdığını duyunca geri döndü.
- That man was standing a little ways away, but he turned when he heard Tom shout.
Bütün yolu sadece onun evden uzakta olduğunu anlamak için yürüdüm.
- I went all the way to see her only to find her away from home.
Elbiselerimi değiştirirken diğer tarafa bakar mısın?
- Would you mind looking the other way while I change my clothes?
Elbiselerimi değiştirirken sadece bir dakika için diğer tarafa bakar mısın?
- Would you mind looking the other way for just a minute while I change my clothes?
Onların ona davranış tarzı hakkında söylendi.
- He grumbled about the way they treated him.
Onun insanlara sıcak davranışı onu oldukça popüler yapmıştı.
- His warm way with people had made him hugely popular.
Bir dil öğrenmenin geleneksel yolu olsa olsa birinin görev duygusunu tatmin edebilir ama o bir sevinç kaynağı olarak hizmet edemez. Ayrıca muhtemelen başarılı olmayacaktır.
- The traditional way of learning a language may satisfy at most one's sense of duty, but it can hardly serve as a source of joy. Nor will it likely be successful.
Bir kişinin bir şeye bakış şekli onun durumuna bağlıdır.
- A person's way of looking at something depends on his situation.
Bir şeye bakış şeklin senin durumuna bağlıdır.
- Your way of looking at something depends on your situation.
Bir bakıma uzun boyunlu ve dişsiz çok büyük çenesi olan dev dinozorlar gibi şu görüntüler ortaya çıktı.
- Those shadows appeared in a way like giant dinosaurs, with a long neck and a very big jaw without teeth.
Sizin fikirleriniz bir bakıma doğru.
- Your opinions are right in a way.
restricted byway” means a highway over which the public have restricted byway rights, with or without a right to drive animals of any description along the highway, but no other rights of way.