O görünüşte varlıklı fakat gerçekte değildir.
- He is wealthy in appearance but not in reality.
O, oğlunu varlıklı bir adam yaptı.
- He made his son a wealthy man.
Tom'un zengin olma arzusu var.
- Tom has a desire to be wealthy.
Erkenden uyumak ve erken kalkmak bir adamı sağlıklı, zengin ve bilge yapar.
- Early to bed and early to rise, makes a man healthy, wealthy and wise.
Varlıklı bir bayan olarak Leyla'nın yaşamı bir seraptı.
- Layla's life as a wealthy lady was a mirage.