التركية - الإنجليزية
تعريف rezerve في التركية الإنجليزية القاموس.
- reserved
- reserve
If you want to eat at Raffle's, you must reserve weeks ahead.
-Raffle's'da yemek yemek istiyorsan, haftalar önceden rezerve ettirmelisin.
I'd like to reserve a hotel room.
-Bir otel odası rezerve etmek istiyorum.
- engaged
- rezerve ettirmek
- reserve
- rezerv
- reserve
That place is always crowded, but I reserved a table today, so we don't have to worry.
-O yer her zaman kalabalıktır, ama bir masa rezervasyonu yaptım, endişelenmemeliyiz.
Japan's gold and foreign exchange reserves stood at $68.9 billion at the end of 1998, down from $77.0 billion a year earlier.
-Japonya'nın altın ve döviz rezervleri 1998'in sonunda $68.9 milyarı gösteriyordu, bir yıl öncekinden $77.0 milyar daha aşağı.
- rezerve etmek
- book
- rezerve edilmiş
- booked
- rezerve etmek
- reserve
I'd like to reserve a hotel room.
-Bir otel odası rezerve etmek istiyorum.
- rezerve baskı
- reserve printing, resist printing
- rezerve baskı
- (Teknik,Tekstil) resist printing
- rezerve baskı
- reserve printing
- rezerve boyamak
- to resist-dye
- rezerve boyamak
- (Tekstil) resist-dye
- rezerve edilmiş
- reserved
- rezerve edilmiş karakterler
- (Bilgisayar) reserved characters
- rezerve etkisi
- resist effect
- rezerve etmek
- to reserve (a seat, a room, etc.)
- rezerve etmek
- to reserve, to book
- rezerve koltuklar
- reserved seats
- rezerve maddesi
- (Tekstil) resisting agent
- rezerve maddesi
- reserving agent, resisting agent
- rezerve maddesi
- reserving agent
- rezerve patı
- resist paste
- renkli rezerve
- colour resist
- rezerv
- to spare
- rezerv
- reservoir
- rezerv
- back-up
- rezerve etmek
- book up
- Rezerv
- on reserve
- rezerve etmek
- book a table
- ana rezerve
- stock resist
- batik rezerve
- batik resist, wax resist
- beyaz rezerve
- white resist
- rezerv
- backlog
- rezerv
- back demand
- rezerv
- reserve (of money, petroleum, ore)
المصطلحات ذات الصلة
التركية - التركية
تعريف rezerve في التركية التركية القاموس.
- REZERV
- (Hukuk) İhtiyat; para fazlalığı; stok
- rezerv
- Yedek, ihtiyat
- rezerv
- ihtiyat, karşılık, yedek
- rezerv
- Yatağında veya havzasında bulunduğu hesaplanan henüz işletilmemiş madenler
- rezerv
- Çekince
- rezerv
- Yatağında veya havzasında bulunduğu hesaplanan, henüz işletilmemiş kömür, demir, petrol vb. Çekince
- rezerv
- Yatağında veya havzasında bulunduğu hesaplanan, henüz işletilmemiş kömür, demir, petrol vb
- rezerv
- Saklanmış, biriktirilmiş şey