This prison is a disgrace.
- Bu hapishane bir rezalettir.
What happened was a disgrace.
- Olanlar bir rezaletti.
The exhibition caused a minor scandal.
- Gösteri küçük çaplı bir rezalet çıkardı.
Don't make a scene in public.
- Herkesin önünde rezalet çıkarmayın.
Sami caused a scene at Layla's wedding.
- Sami, Leyla'nın düğününde bir rezalete neden oldu.