Seçim sonuçları beklediğimizdi.
- Election returns were what we had expected.
Su her şeyin anasıdır; her şey sudan gelir, ve suya döner.
- Water is the principle of all things; all comes from water, and to water all returns.
Başkan Washington'a dönmek zorunda kaldı.
- The president was forced to return to Washington.
Bir hafta içinde eve dönmek zorundayım.
- I must return home within a week.
Onlara ihtiyacı olmasa bile kitapları ona iade edeceğim.
- I shall return the books to him even though he doesn't need them.
Bunu iade etmek istiyorum.
- I'd like to return this.
Bir araba iade etmek istiyorum.
- I'd like to return a car.
Dün yeşil bir kanepe aldım, ama kapıdan sığdıramadım, bu yüzden geri iade etmek zorunda kaldım.
- I bought a green couch yesterday, but I couldn't fit it through the door, so I had to return it.
Gidip geri dönmek için bir dakikan var.
- You've got a minute to go and return.
Okumayı ve hayatta başarılı olmayı tercih ettiğim için eve geri dönmek istiyorum.
- I want to return home, as I prefer to study and to succeed in life.
Bir kişi bir şeyi ödünç alırken bir melek yüzüne sahip olur fakat onu geri getirirken şeytan yüzüne sahip olur.
- A person will have the face of an angel when borrowing something, but the face of the devil when returning it.
Tom kaybettiği köpeğinin getirilmesi için bir ödül önerdi.
- Tom offered a reward for the return of his lost dog.
Yaşam yolunda dönüş yoktur.
- There is no returning on the road of life.
Köpek her gün sahibinin dönüşünü bekledi.
- The dog waited day after day for its master's return.
Tom'un eve geri dönmesi olası değil.
- It's unlikely that Tom will ever return home.
1900 yılında İngiltere'den ayrıldı, asla geri dönmedi.
- In 1900 he left England, never to return.
O, oğlunun geri dönüşü için dua etti.
- She prayed for her son's return.
Japonya'ya geri dönüş biletin var mı?
- Do you have a return ticket to Japan?
Çalışmalarınızda size yardım karşılığında, ben sizden küçük bir iyilik rica ediyorum.
- In return for helping you with your studies, I'd like to ask a small favor of you.
Onun yardımı karşılığında ona bir içki ısmarladım.
- I bought him a drink in return for his help.
Semptomlar geri gelmedi.
- The symptoms haven't returned.
O onun aşkını geri çevirmedi.
- He did not return her love.
Tokyo'ya bir gidiş dönüş biletim var.
- I have a return ticket to Tokyo.
Osaka'ya bir gidiş dönüş biletim var.
- I have a return ticket to Osaka.
Dün yeşil bir kanepe aldım, ama kapıdan sığdıramadım, bu yüzden geri iade etmek zorunda kaldım.
- I bought a green couch yesterday, but I couldn't fit it through the door, so I had to return it.
Geri dönenlerin bu sınıfa karışması zordur.
- It's difficult for returnees to blend in with that class.
Sen dönene kadar burada olacağım.
- I will be here until you return.
Parayı hemen ona iade etmemi istedi.
- He asked me to return the money to him immediately.
Sami saat 18'den hemen önce eve döndü.
- Sami returned home just before 6 pm.
Su her şeyin anasıdır; her şey sudan gelir, ve suya döner.
- Water is the principle of all things; all comes from water, and to water all returns.
Tom yıllardır vergi beyannamesi vermemiş.
- Tom hasn't filed a tax return in years.
O çağrılarımı yanıtlamadı.
- She didn't return my calls.
Çağımıza geri dönmek için ne yapmalıyız?
- In order to return to our era, what should we do?
Uzun bir yokluktan sonra eve geri döndü.
- After a long absence, she returned home.
Ne zaman arabayı geri vermek zorundayım?
- When do I have to return the car?
Tom ödünç aldığı kitabı getirmek için geldi.
- Tom came to return a book he'd borrowed.
Ona bir mektup yazdım ve ona eve erken dönmesini rica ettim.
- I wrote him a letter and asked him to return home soon.
Tom Mary'nin sağ salim dönmesi için dua etti.
- Tom prayed for Mary's safe return.
Keşke iyiliğe karşılık verebilsem.
- I only wish I could return the favor.
Tom karşılık olarak ne bekliyor?
- What does Tom expect in return?
Ona biraz borç para verdim, halen geri vermedi.
- I lent him some money, but he hasn't returned it yet.
Bu parayı ona geri vermeyi unutmamam lâzım.
- I've got to remember to return this money to him.
Uzun bir yokluktan sonra eve geri döndü.
- After a long absence, she returned home.
Ne zaman geri döneceksin?
- When will you return?
O onun aşkını geri çevirmedi.
- He did not return her love.
Many happy returns of ye day to us my Dr Love.
This function returns the number of files in the directory.
Whan Kyng Marke harde hym sey that worde, he returned his horse and abode by hym.
The player couldn't return the serve because it was so fast.
Hand in your return by the end of the tax year.
If one players plays a trump, the others must return a trump.
Do you want a one-way or return?.
It yielded a return of 5%.
Although the birds fly north for the summer, they return here in winter.
I suppose here is none woll be glad to returne – and as for me,’ seyde Sir Cador, ‘I had lever dye this day that onys to turne my bak.’.
You should return the library book within one month.
I expect the house to be spotless upon my return..
... a new generation of heroes returns to civilian life ...