Başkan Washington'a dönmek zorunda kaldı.
- The president was forced to return to Washington.
O Texas'a dönmek için Meksika başkentinden ayrıldı.
- He left the Mexican capital to return to Texas.
İşe geri dönmek istiyorum.
- I want to return to work.
Çağımıza geri dönmek için ne yapmalıyız?
- In order to return to our era, what should we do?
Köyüne dönmek istedim.
- I wanted to return to your village.
Çağımıza geri dönmek için ne yapmalıyız?
- In order to return to our era, what should we do?
Çağımıza geri dönmek için ne yapmalıyız?
- In order to return to our era, what should we do?
Başkan Washington'a dönmek zorunda kaldı.
- The president was forced to return to Washington.
O, yıllar önce ondan kitabı ödünç aldı ve onu henüz iade etmedi.
- She borrowed the book from him many years ago and hasn't yet returned it.
Bir araba iade etmek istiyorum.
- I'd like to return a car.
Dün yeşil bir kanepe aldım, ama kapıdan sığdıramadım, bu yüzden geri iade etmek zorunda kaldım.
- I bought a green couch yesterday, but I couldn't fit it through the door, so I had to return it.
Bir araba iade etmek istiyorum.
- I'd like to return a car.
Çağımıza geri dönmek için ne yapmalıyız?
- In order to return to our era, what should we do?
Onun tek isteği, geri dönmek ve tek kızını son bir kez görmekti.
- Her one wish was to return and see her only daughter one last time.
Bir kişi bir şeyi ödünç alırken bir melek yüzüne sahip olur fakat onu geri getirirken şeytan yüzüne sahip olur.
- A person will have the face of an angel when borrowing something, but the face of the devil when returning it.
Tom kaybettiği köpeğinin getirilmesi için bir ödül önerdi.
- Tom offered a reward for the return of his lost dog.
Yaşam yolunda dönüş yoktur.
- There is no returning on the road of life.
Köpek her gün sahibinin dönüşünü bekledi.
- The dog waited day after day for its master's return.
Çağımıza geri dönmek için ne yapmalıyız?
- In order to return to our era, what should we do?
Dave asla tekrar okula geri dönmedi.
- Dave never returned to school again.
Daha genç günlerimize geri dönüş yoktur.
- There is no returning to our younger days.
Japonya'ya geri dönüş biletin var mı?
- Do you have a return ticket to Japan?
Madonna'nın kariyerine bir süre için geri dönmeyeceğine bahse girerim.
- I'll bet Madonna doesn't return to her career for awhile.
Onun yardımı karşılığında ona bir içki ısmarladım.
- I bought him a drink in return for his help.
Semptomlar geri gelmedi.
- The symptoms haven't returned.
O onun aşkını geri çevirmedi.
- He did not return her love.
Tokyo'ya bir gidiş dönüş biletim var.
- I have a return ticket to Tokyo.
Osaka'ya bir gidiş dönüş biletim var.
- I have a return ticket to Osaka.
Dün yeşil bir kanepe aldım, ama kapıdan sığdıramadım, bu yüzden geri iade etmek zorunda kaldım.
- I bought a green couch yesterday, but I couldn't fit it through the door, so I had to return it.
Ben dönene kadar burada kal.
- Stay here till I return.
Geri dönenlerin Japonya'da yaşamaya alışma sorunu var.
- Returnees have trouble getting used to life in Japan.
Çağrına hemen cevap vermediğim için üzgünüm.
- I'm sorry I didn't return your call right away.
Parayı hemen ona iade etmemi istedi.
- He asked me to return the money to him immediately.
Su her şeyin anasıdır; her şey sudan gelir, ve suya döner.
- Water is the principle of all things; all comes from water, and to water all returns.
Tom yıllardır vergi beyannamesi vermemiş.
- Tom hasn't filed a tax return in years.
O çağrılarımı yanıtlamadı.
- She didn't return my calls.
Ne zaman geri döneceksin?
- When will you return?
Uzun bir yokluktan sonra eve geri döndü.
- After a long absence, he returned home.
Ne zaman arabayı geri vermek zorundayım?
- When do I have to return the car?
Tom ödünç aldığı kitabı getirmek için geldi.
- Tom came to return a book he'd borrowed.
Tom'un yakında eve dönmesini bekliyoruz.
- We expect Tom to return home soon.
Onun dönmesi için sabırsızlanıyordu.
- She was impatient for him to return.
Tom karşılık olarak ne bekliyor?
- What does Tom expect in return?
Karşılık olarak ne yapmak zorundayım?
- What do I have to do in return?
Kalemimi geri vermeyi unutma.
- Don't forget to return my pen.
Ne zaman arabayı geri vermek zorundayım?
- When do I have to return the car?
O, 1941'de, savaş patlak verdiğinde Avrupa'dan evine döndü.
- He returned home from Europe in 1941, when the war broke out.
Uzun bir yokluktan sonra eve geri döndü.
- After a long absence, he returned home.
O onun aşkını geri çevirmedi.
- He did not return her love.
This function returns the number of files in the directory.
Whan Kyng Marke harde hym sey that worde, he returned his horse and abode by hym.
The player couldn't return the serve because it was so fast.
Hand in your return by the end of the tax year.
If one players plays a trump, the others must return a trump.
Do you want a one-way or return?.
It yielded a return of 5%.
Although the birds fly north for the summer, they return here in winter.
I suppose here is none woll be glad to returne – and as for me,’ seyde Sir Cador, ‘I had lever dye this day that onys to turne my bak.’.
You should return the library book within one month.
I expect the house to be spotless upon my return..
... return to being better educated is far greater than it was even a generation ago. Look ...
... return to the workforce pastor by reforming ...