O Texas'a dönmek için Meksika başkentinden ayrıldı.
- He left the Mexican capital to return to Texas.
Başkan Washington'a dönmek zorunda kaldı.
- The president was forced to return to Washington.
Çağımıza geri dönmek için ne yapmalıyız?
- In order to return to our era, what should we do?
İşe geri dönmek istiyorum.
- I want to return to work.
Ah! Tekrar unuttum! Bugün bir kitabı iade etmek için kütüphaneye gitmem gerekiyordu.
- Ah! I forgot again! I was supposed to go to the library to return a book today!
Kitabı bugün kütüphaneye iade etmek zorundayım.
- I have to return this book to the library today.
O, yıllar önce ondan kitabı ödünç aldı ve onu henüz iade etmedi.
- She borrowed the book from him many years ago and hasn't yet returned it.
Bir araba iade etmek istiyorum.
- I'd like to return a car.
Bir kişi bir şeyi ödünç alırken bir melek yüzüne sahip olur fakat onu geri getirirken şeytan yüzüne sahip olur.
- A person will have the face of an angel when borrowing something, but the face of the devil when returning it.
Tom kaybettiği köpeğinin getirilmesi için bir ödül önerdi.
- Tom offered a reward for the return of his lost dog.
Zürih'ten Boston'a uçmak sekiz saat sürer, ancak dönüş için sadece altı.
- It takes eight hours to fly from Zurich to Boston, but only six for the return trip.
Eski arkadaşım bana yazdı, yurt dışından dönüşü ile ilgili bilgi verdi.
- My old friend wrote to me, informing me of his return from abroad.
Tom'un eve geri dönmesi olası değil.
- It's unlikely that Tom will ever return home.
Madonna'nın kariyerine bir süre için geri dönmeyeceğine bahse girerim.
- I'll bet Madonna doesn't return to her career for awhile.
Hepimiz senin geri dönüşünden ötürü gergindik.
- We were all anxious for your return.
O, oğlunun geri dönüşü için dua etti.
- She prayed for her son's return.
Tom yaptığı bütün iş karşılığında ne alıyor?
- What does Tom get in return for all the work he's done?
Çalışmalarınızda size yardım karşılığında, ben sizden küçük bir iyilik rica ediyorum.
- In return for helping you with your studies, I'd like to ask a small favor of you.
O onun aşkını geri çevirmedi.
- He did not return her love.
Osaka'ya bir gidiş dönüş biletim var.
- I have a return ticket to Osaka.
Tokyo'ya bir gidiş dönüş biletim var.
- I have a return ticket to Tokyo.
Dün yeşil bir kanepe aldım, ama kapıdan sığdıramadım, bu yüzden geri iade etmek zorunda kaldım.
- I bought a green couch yesterday, but I couldn't fit it through the door, so I had to return it.
O dönene kadar burada beklerim.
- I'll wait here until he returns.
Ben dönene kadar burada kal.
- Stay here till I return.
Paramın hemen iade edilmesini istiyorum.
- I want my money returned immediately.
Sami saat 18'den hemen önce eve döndü.
- Sami returned home just before 6 pm.
O çağrılarımı yanıtlamadı.
- She didn't return my calls.
Su her şeyin anasıdır; her şey sudan gelir, ve suya döner.
- Water is the principle of all things; all comes from water, and to water all returns.
Uzun bir yokluktan sonra eve geri döndü.
- After a long absence, he returned home.
Uzun bir yokluktan sonra eve geri döndü.
- After a long absence, she returned home.
Tom yıllardır vergi beyannamesi vermemiş.
- Tom hasn't filed a tax return in years.
Ne zaman arabayı geri vermek zorundayım?
- When do I have to return the car?
Tom karşılık olarak ne istiyor.
- What does Tom want in return?
Tom karşılık olarak bir şey istedi.
- Tom wanted something in return.
Kalemimi geri vermeyi unutma.
- Don't forget to return my pen.
Ona biraz borç para verdim, halen geri vermedi.
- I lent him some money, but he hasn't returned it yet.
Semptomlar geri gelmedi.
- The symptoms haven't returned.
Tom ödünç aldığı kitabı getirmek için geldi.
- Tom came to return a book he'd borrowed.
Osaka'ya bir gidiş dönüş biletim var.
- I have a return ticket to Osaka.
Tokyo'ya bir gidiş dönüş biletim var.
- I have a return ticket to Tokyo.
Ben el çantamı almak için geri döneceğim.
- I'll return to get my handbag.
Başkan Washington'a dönmek zorunda kaldı.
- The president was forced to return to Washington.
Çağımıza geri dönmek için ne yapmalıyız?
- In order to return to our era, what should we do?
İşe geri dönmek istiyorum.
- I want to return to work.
İşte benim dönüş biletim.
- Here's my return ticket.
Osaka'ya bir gidiş dönüş biletim var.
- I have a return ticket to Osaka.
Onun öpücüğünü döndürdü.
- She returned his kiss.
Daha genç günlerimize geri dönüş yoktur.
- There is no returning to our younger days.
Yaşam yolunda dönüş yoktur.
- There is no returning on the road of life.
Kitabı kütüphaneye iade ettiğimi hatırlıyorum.
- I remember returning the book to the library.
Geri dönen askerler savaştaki cesaretleri nedeniyle övüldüler.
- The returning soldiers were commended for their bravery in battle.
Seçim sonuçları beklediğimizdi.
- Election returns were what we had expected.
Su her şeyin anasıdır; her şey sudan gelir, ve suya döner.
- Water is the principle of all things; all comes from water, and to water all returns.
O, Japonya'ya geri döndü.
- He returned to Japan.
Uzun bir yokluktan sonra eve geri döndü.
- After a long absence, he returned home.
Ulusal Eğitim Bilgi Merkezi Mesleği bırakan öğretmenler geri döndüklerinden dolayı tahmin edilen bir öğretmen açığının sonuç vermeyeceğini söylüyor.
- The National Center for Education Information says a predicted teacher shortage won't pan out because teachers who left the profession are returning.
Daha genç günlerimize geri dönüş yoktur.
- There is no returning to our younger days.
O Texas'a dönmek için Meksika başkentinden ayrıldı.
- He left the Mexican capital to return to Texas.
Köyüne dönmek istedim.
- I wanted to return to your village.
This function returns the number of files in the directory.
Whan Kyng Marke harde hym sey that worde, he returned his horse and abode by hym.
The player couldn't return the serve because it was so fast.
Hand in your return by the end of the tax year.
If one players plays a trump, the others must return a trump.
Do you want a one-way or return?.
It yielded a return of 5%.
Although the birds fly north for the summer, they return here in winter.
I suppose here is none woll be glad to returne – and as for me,’ seyde Sir Cador, ‘I had lever dye this day that onys to turne my bak.’.
You should return the library book within one month.
I expect the house to be spotless upon my return..
If the goods don't work, you can return them.
Last year there were 250 returns of this product, less than the 500 the previous year.
To return to my story.
The band returned to form in 2002 with a new, catchy number-one song.
This album marks a return to form for the band which has not had a successful hit since 1995.
... It'd be better to return exactly what you wanted when ...
... it’s not only the economic return. The gap in life expectancy between those with ...