O Texas'a dönmek için Meksika başkentinden ayrıldı.
- He left the Mexican capital to return to Texas.
Çocuğun planı, tıp öğrenimi yapmak ve bir doktor olarak Saint Croix'a dönmekti.
- The boy's plan was to study medicine and return to Saint Croix as a doctor.
İşe geri dönmek istiyorum.
- I want to return to work.
Gidip geri dönmek için bir dakikan var.
- You've got a minute to go and return.
Kitabı bugün kütüphaneye iade etmek zorundayım.
- I have to return this book to the library today.
Dün yeşil bir kanepe aldım, ama kapıdan sığdıramadım, bu yüzden geri iade etmek zorunda kaldım.
- I bought a green couch yesterday, but I couldn't fit it through the door, so I had to return it.
Tom gömleği iade etti çünkü çok küçüktü.
- Tom returned the shirt because it was too small.
Bir araba iade etmek istiyorum.
- I'd like to return a car.
Bir kişi bir şeyi ödünç alırken bir melek yüzüne sahip olur fakat onu geri getirirken şeytan yüzüne sahip olur.
- A person will have the face of an angel when borrowing something, but the face of the devil when returning it.
Tom kaybettiği köpeğinin getirilmesi için bir ödül önerdi.
- Tom offered a reward for the return of his lost dog.
Daha genç günlerimize geri dönüş yoktur.
- There is no returning to our younger days.
Yaşam yolunda dönüş yoktur.
- There is no returning on the road of life.
Madonna'nın kariyerine bir süre için geri dönmeyeceğine bahse girerim.
- I'll bet Madonna doesn't return to her career for awhile.
Dave asla tekrar okula geri dönmedi.
- Dave never returned to school again.
Şili senin geri dönüşünü bekliyor!
- Chile is waiting for your return!
O, oğlunun geri dönüşü için dua etti.
- She prayed for her son's return.
Çalışmalarınızda size yardım karşılığında, ben sizden küçük bir iyilik rica ediyorum.
- In return for helping you with your studies, I'd like to ask a small favor of you.
Onun yardımı karşılığında ona bir içki ısmarladım.
- I bought him a drink in return for his help.
O onun aşkını geri çevirmedi.
- He did not return her love.
Osaka'ya bir gidiş dönüş biletim var.
- I have a return ticket to Osaka.
Tokyo'ya bir gidiş dönüş biletim var.
- I have a return ticket to Tokyo.
Dün yeşil bir kanepe aldım, ama kapıdan sığdıramadım, bu yüzden geri iade etmek zorunda kaldım.
- I bought a green couch yesterday, but I couldn't fit it through the door, so I had to return it.
Geri dönenlerin bu sınıfa karışması zordur.
- It's difficult for returnees to blend in with that class.
O dönene kadar burada beklerim.
- I'll wait here until he returns.
Paramın hemen iade edilmesini istiyorum.
- I want my money returned immediately.
Parayı hemen ona iade etmemi istedi.
- He asked me to return the money to him immediately.
O çağrılarımı yanıtlamadı.
- She didn't return my calls.
Su her şeyin anasıdır; her şey sudan gelir, ve suya döner.
- Water is the principle of all things; all comes from water, and to water all returns.
Uzun bir yokluktan sonra eve geri döndü.
- After a long absence, he returned home.
Uzun bir yokluktan sonra eve geri döndü.
- After a long absence, she returned home.
Tom yıllardır vergi beyannamesi vermemiş.
- Tom hasn't filed a tax return in years.
Ne zaman arabayı geri vermek zorundayım?
- When do I have to return the car?
Tom karşılık olarak ne istiyor.
- What does Tom want in return?
Tom karşılık olarak bir şey istedi.
- Tom wanted something in return.
Ödünç al ve geri ver, sonra tekrar ödünç alabilirsin.Ödünç al ve geri verme ve sonra ödünç alma zorlaşır.
- Borrow and return, then you can borrow again. Borrow and don't return, and then the borrowing gets difficult.
Ne zaman arabayı geri vermek zorundayım?
- When do I have to return the car?
Semptomlar geri gelmedi.
- The symptoms haven't returned.
Tom ödünç aldığı kitabı getirmek için geldi.
- Tom came to return a book he'd borrowed.
Osaka'ya bir gidiş dönüş biletim var.
- I have a return ticket to Osaka.
Tokyo'ya bir gidiş dönüş biletim var.
- I have a return ticket to Tokyo.
Başkan Washington'a dönmek zorunda kaldı.
- The president was forced to return to Washington.
Çağımıza geri dönmek için ne yapmalıyız?
- In order to return to our era, what should we do?
İşe geri dönmek istiyorum.
- I want to return to work.
Çağımıza geri dönmek için ne yapmalıyız?
- In order to return to our era, what should we do?
Osaka'ya bir gidiş dönüş biletim var.
- I have a return ticket to Osaka.
Dönüş bileti aldın mı?
- Did you buy a return ticket?
Onun öpücüğünü döndürdü.
- She returned his kiss.
Yaşam yolunda dönüş yoktur.
- There is no returning on the road of life.
Daha genç günlerimize geri dönüş yoktur.
- There is no returning to our younger days.
Kitabı kütüphaneye iade ettiğimi hatırlıyorum.
- I remember returning the book to the library.
Geri dönen askerler savaştaki cesaretleri nedeniyle övüldüler.
- The returning soldiers were commended for their bravery in battle.
Seçim sonuçları beklediğimizdi.
- Election returns were what we had expected.
Su her şeyin anasıdır; her şey sudan gelir, ve suya döner.
- Water is the principle of all things; all comes from water, and to water all returns.
O, Japonya'ya geri döndü.
- He returned to Japan.
Amerika'ya geri döndü
- He returned to America.
Daha genç günlerimize geri dönüş yoktur.
- There is no returning to our younger days.
Tom yakında geri dönecek.
- Tom will be returning soon.
Çağımıza geri dönmek için ne yapmalıyız?
- In order to return to our era, what should we do?
Başkan Washington'a dönmek zorunda kaldı.
- The president was forced to return to Washington.
This function returns the number of files in the directory.
Whan Kyng Marke harde hym sey that worde, he returned his horse and abode by hym.
The player couldn't return the serve because it was so fast.
Hand in your return by the end of the tax year.
If one players plays a trump, the others must return a trump.
Do you want a one-way or return?.
It yielded a return of 5%.
Although the birds fly north for the summer, they return here in winter.
I suppose here is none woll be glad to returne – and as for me,’ seyde Sir Cador, ‘I had lever dye this day that onys to turne my bak.’.
You should return the library book within one month.
I expect the house to be spotless upon my return..
If the goods don't work, you can return them.
Last year there were 250 returns of this product, less than the 500 the previous year.
To return to my story.
The band returned to form in 2002 with a new, catchy number-one song.
This album marks a return to form for the band which has not had a successful hit since 1995.
... I fear a return to the policies of those years should you win this election. What is the ...
... it’s not only the economic return. The gap in life expectancy between those with ...