Onu kurtarmak için hayatını riske attı.
- Er riskierte sein Leben, um sie zu retten.
O, beni kurtarmak için geldi.
- He came to my rescue.
O, onu kurtarmak için elinden geleni yaptı.
- She did her best to rescue him.
Onu kurtarmana yardım edeceğiz.
- We'll help you rescue him.
Onlar çocuğun yardımına gittiler.
- They went to the boy's rescue.
Kurtarma ekipleri depremin kurbanlarına malzeme dağıtacak.
- The rescue workers are going to hand out supplies to the victims of the earthquake.
Bir kurtarma ekibi gelene kadar dayanmaya çalışın.
- Try to hold on until a rescue team arrives.
Leyla kurtulma şansını kaçırdı.
- Layla missed a chance of rescue.
Ships and helicopters left for the spacemen's rescue.
- Schiffe und Hubschrauber machten sich auf den Weg, um die Raumfahrer zu retten.
Markku put his life on the line to rescue Liisa.
- Markku setzte sein Leben aufs Spiel um Liisa zu retten.