تعريف restricted في الإنجليزية التركية القاموس.
- {s} sınırlı
Görüş yoğun siste ciddi olarak sınırlı idi.
- Visibility was severely restricted in the heavy fog.
- kısıtlı
Ben burada kendimi her zaman kısıtlı hissediyorum.
- I feel always restricted here.
Konuşma özgürlüğü bazı ülkelerde kısıtlıdır.
- Freedom of speech is restricted in some countries.
- (Ticaret) koşullu
- kayıtlı
- sınırlamalı
- inhisar etmek
- kısıtlamalı
- kontrollü
- {f} kısıtla
Polis yola girişi kısıtladı.
- The police restricted access to the road.
Tom ve Mary kütüphanenin kısıtlanmış bölümüne girdiler.
- Tom and Mary broke into the restricted section of the library.
- hizmete mahsus
- dar
- yalnızca belirli bir kesimin kullanımına özgü
- belirli bir türküm için
- kısıtlanmış
Tom ve Mary kütüphanenin kısıtlanmış bölümüne girdiler.
- Tom and Mary broke into the restricted section of the library.
- (Askeri) HİZMETE ÖZEL: "ÇOK GİZLİ", "GİZLİ" veya "ÖZEL" olarak sınıflandırılamamış olan ve gizli tutulması gereken bilgi ve malzeme. Ayrıca bakınız: "classified matter"
- {s} yasak
Bu yasak bir alandır.
- This is a restricted area.
- {s} gizli
- sınırla
İfade özgürlüğü ciddi şekilde sınırlandı.
- Freedom of speech was tightly restricted.
Giriş 18 yaş üstü olanlara sınırlandırılmıştır.
- Entrance is restricted to those above 18.
- (Askeri) hizmete özel
- kısıtlanan
- mahdut
- kayıt altında
- qualified
- kalifiye
O, iş için kalifiye değil.
- He is not qualified for the job.
Görev için kalifiye olması onun en az iki yılını alacak.
- It will take him at least two years to be qualified for that post.
- restrict
- sınırlamak
- restrict
- kısıtlamak
- qualified
- nitelikli
Tom bir kalp cerrahı olmak için niteliklidir.
- Tom is qualified to be a heart surgeon.
Sizce bu iş için nitelikli miyim?
- Do you think I'm qualified for that job?
- qualified
- vasıflı
Bunu yapmak için vasıflı tek kişiyim.
- I'm the only one qualified to do this.
Tom bu iş için Mary kadar vasıflı değil.
- Tom isn't as qualified for the job as Mary is.
- restricted air filter
- tıkalı hava filtresi
- restricted area
- (Havacılık) tahditli saha
- restricted bank deposit
- (Ticaret) vadeli mevduat
- restricted bank deposits
- (Ticaret) bloke mevduatlar
- restricted cash
- (Ticaret) sınırlı nakit
- restricted code
- (Dilbilim) kısıtlı düzenek
- restricted code
- (Dilbilim) sınırlı düzenek
- restricted code
- (Pisikoloji, Ruhbilim) kısıtlı kod
- restricted code
- (Dilbilim) kaba düzenek
- restricted code
- (Dilbilim) kısıtlı dil
- restricted country
- tahditli ülke
- restricted document
- (Bilgisayar,Teknik) erişim kısıtlı belge
- restricted economic zone
- (Politika, Siyaset) münhasır ekonomik bölge
- restricted engineer officer
- (Askeri) sınırlı makine zabiti
- restricted frequencies
- (Askeri) saklı frekanslar
- restricted frequency
- (Askeri) saklı frekans
- restricted internal rotation
- (Fizik) kısıtlı iç dönme
- restricted procedures
- (Ticaret) sınırlı usul
- restricted procedures
- (Ticaret) pazarlık usulü
- restricted production
- (Ticaret) sınırlı üretim
- restricted responsibility
- (Ticaret) sınırlı sorumluluk
- restricted stock award
- (Ticaret) kısıtlı hisse primi
- restricted target
- (Askeri) sınırlı hedef
- restricted tender
- (Ticaret) sınırlı teklif
- restricted tendering
- (Ticaret) sınırlı teklif
- restricted tendering
- (Ticaret) sınırlı ihale
- restricted text
- (Bilgisayar) sınırlı metin
- restricted user
- (Bilgisayar) sınırlı kullanıcı
- restricted credit
- şartlı kredi
- restricted ownership
- sınırlı mülkiyet
- restricted area
- yasak bölge
- restricted gate
- sınırlı kapısı
- restricted or limited by conditions
- Kısıtlı veya koşullar ile sınırlı
- restricted sites
- yasak siteler
- restricted watchkeeping officer
- Sınırlı vardiya zabiti
- restricted air cargo
- (Askeri) SINIRLI HAVA YÜKÜ (KRİTİK YÜK): Bak. "cargo"
- restricted area
- (Askeri) (NATO) TAHDİTLİ SAHA (NATO): 1. Bir ülkenin toprakları veya karasuları üzerinde, bir uçağın uçuşunun muayyen özel koşullara göre yasaklandığı, tanımlanan boyutlardaki bir hava sahası. 2. Dost kuvvetlerin birbirlerine müdahalesini önlemek veya asgari düzeye indirmek üzere özel sınırlayıcı tedbirlerin uygulandığı bir bölge. 3. Müsaadesiz girişi önlemek üzere özel tedbirlerin uygulandığı askeri yönetim altındaki bir bölge
- restricted area
- (Askeri) (DOD, IADB) TAHDİTLİ SAHA (AMERİKA SAVUNMA BAKANLIĞI, AMERİKAN SAVUNMA KURULU): 1. Dost kuvvetlerin birbirlerine müdahalesini önlemek ve asgari düzeye indirmek üzere özel sınırlayıcı tedbirlerin uygulandığı bir bölge (kara, deniz veya hava) . 2. Müsaadesiz girişi önlemek üzere özel tedbirlerin uygulandığı askeri yönetim altındaki bir bölge. Ayrıca bakınız: "air surface zones"; "controlled firing area"; "restricted areas (air) "
- restricted areas
- (Askeri) (AIR) HAVA TAHDİTLİ SAHALARI: Yetkili makamca tesis edilen ve üzerinde uçakların uçuşunun şartlara bağlanmış bulunduğu belirli sahalar. Bu sahalar; hava seyrüsefer haritalarında gösterilip hava seyrüsefer yayınlarında neşredilmektedir. Ayrıca bakınız: "restricted areas", "air defense artillery defended area"
- restricted data
- (Askeri) HİZMETE ÖZEL BİLGİLER: Aşağıdaki konularla ilgili bütün bilgiler: a. Atom silahlarının plan, imalat ve kullanılması, b. Özel nükleer malzemenin üretilmesi, c. Özel nükleer malzem: enin enerji üretiminde kullanılması. Ancak bunlardan, Atom Enerjisi Kanunu 142. bölümüne göre gizlilik derecesi kaldırılan veya hizmete özel sınıfından çıkarılmış olanlar bu bilgiler arasına sokulmaz. (Düzeltildiği şekilde, 1954 tarihli Atom Enerji Kanununun 11 w kısmı). Ayrıca bakınız: "formerly restricted data"
- restricted data
- (Askeri) hizmete özel bilgiler
- restricted diet
- (Askeri) SINIRLI DİYET: Bir disiplin tedbiri olarak tabip nezareti altında ve Kara Kuvvetleri Komutanlığı yönetmeliği hükümlerine uygun olarak mahpuslara verilen yemekler
- restricted document
- erisim kisitli belge
- restricted endorsement
- (Ticaret) teminat cirosu
- restricted endorsement
- (Ticaret) tahsil cirosu
- restricted fire area
- (Askeri) Ateş yasak bölgesi
- restricted fund
- (Ticaret) sınırlandırılmış fon
- restricted operations area
- (Askeri) tahditli harekat alanı
- restricted operations area
- (Askeri) TAHDİTLİ HAREKAT SAHASI: Bir veya daha çok hava sahası kullanıcısının hareketinin yasaklandığı, yer içindeki özel harekat durumlarına, gereksinimlerine karşılık olarak, hava sahası kontrol makamı tarafından belirlenen, tanımlanan boyutlardaki hava sahası
- restricted operations zone
- (Askeri) tahditli harekat bölgesi
- restricted propellant
- (Askeri) sınırlı sevk yakıtı
- restricted propellant
- (Askeri) SINIRLI SEVK YAKITI: Sınırlı yüzeyleri yanışa maruz, diğer yüzeyleri negatif bir katalizör (inhibitor) ile kaplı katı bir yakıt. Aynı anlamda (restricted change) ve (restricted burning) deyimleri de kullanılır
- restricted suffrage
- (Politika, Siyaset) kısıtlım oy kullanma hakkı
- restricted target list
- (Askeri) sınırlı hedef listesi
- restricted traffic
- (Askeri) sınırlandırılmış trafik
- restricted traffic
- (Askeri) SINIRLANDIRILMIŞ TRAFİK: Sınırlı trafik; sürati, geçecek araç tipini, azami yük miktarını, yolun çeşitli tipten trafiğe açık bulunacağı saatleri sınırlayan bir trafik düzenlemesinin uygulandığı bir yol üzerindeki trafik
- restricted zone
- (Askeri) Yasaklanmış bölge
- qualified
- {s} kaliteli
- restrict
- restrictivekısıtlayıcı
- restrict
- tahdit etmek
- restrict
- sınırla
Kataloğumuzda bulunanlara göre lütfen siparişlerinizi sınırlayın.
- Please restrict your orders to what is in our catalog.
İfade özgürlüğü ciddi şekilde sınırlandı.
- Freedom of speech was tightly restricted.
- qualified
- sınırlı/nitelikli
- qualified
- {s} şartlı
- qualified
- kalifiye,v.nitele: adj.nitelikli
- qualified
- belirtili
- qualified
- {f} nitele
O bir doktor olarak nitelendirilir.
- He is qualified as a doctor.
Guatemala bir defasında muz cumhuriyeti olarak nitelendirilmişti.
- Guatemala was once qualified as a banana republic.
- qualified
- {s} yetkili
- qualified
- ehliyeti olan
- qualified
- nitelendirilmiş
Guatemala bir defasında muz cumhuriyeti olarak nitelendirilmişti.
- Guatemala was once qualified as a banana republic.
- qualified
- (Askeri) EHLİYETLİ, EHLİYET DERECELİ, KALİFİYE: Bazı görev veya mevkilerde; bir silah, makine veya aleti kullanmada resmi bir ehliyet derecesine sahip olan kimse
- qualified
- {s} belgeli
- qualified
- (sıfat) nitelikli, kısıtlı, vasıflı, kaliteli, yetkili, yeterli, belgeli, şartlı
- context restricted
- (Dilbilim) bağlamla sınırlı
- restrict
- kısıtla
Bazı kısıtlamalar uygulanabilir.
- Some restrictions may apply.
Bazı kısıtlamalar uygulanabilir.
- Certain restrictions may apply.
- restrict
- sınırlandırma
- restrict
- kayıtlamak
- restrict
- sınırlandırmak
- restrict
- daraltmak
- to be restricted
- inhisar etmek
- restrict
- kısıtlanmak
- context-restricted
- bağlama bağlı
- qualified
- sınırlı
- restrict
- kısltlamak
- non-restricted
- olmayan sınırlı
- profit restricted
- kar oranı sınırlaması
- North Atlantic Treaty Organization (NATO) restricted; Number
- (Askeri) NATO Hizmete Özel; Sayı
- air defense restricted area
- (Askeri) YASAKLANMIŞ HAVA SAVUNMA BÖLGESİ: Dost kuvvetlerin birbirine müdahalesini önlemek veya bu müdahaleyi asgari hadde indirmek maksadıyla alınmış sınırlayıcı özel tedbirlerin uygulandığı bir hava sahası. Ayrıca bakınız: "air defense artillery defended area", "air defense artillery prohibited area"
- airspace restricted area
- (Askeri) TAHTİDLİ HAVA SAHASI: Federal Havacılık dairesindeki anlamıyla; Arz sathı üzerinde bir bölge ile tanıtılan hava sahası. Hava araçlarının bu saha üzerindeki uçuşları tamamen yasaklanmamakla beraber, aracın korunması bakımından, lüzumlu tahditlere tabi tutulmuştur. Bu tahditler dikey, yatay veya zaman kayıtlı olabilir
- barrier restricted area
- (Askeri) engel tahditli bölge
- formerly restricted data
- (Askeri) kısıtlanmış veri
- formerly restricted data
- (Askeri) daha önce yasaklanmış bilgi
- formerly restricted data
- (Çevre) önceden hizmete özel malumat
- formerly restricted data
- (Askeri) DAHA ÖNCE YASAKLANMIŞ BİLGİ: Esas itibariyle atom silahlarının askeri alanlarda kullanılmaları ile ilgili oldukları ve savunma bilgisi olarak sınıflandırılmakla yeterli şekilde korunmalarının m" ün olacağı konusunda Atom Enerjisi Komisyonu ve Milli Savunma Bakanlığı müşterek kararı ile yasaklanmış bilgi kategorisinden çıkarılan bilgi. (Bak. tadil edilmiş Atom Enerjisi Kanunu 1954 142. kısım). Ayrıca bakınız: "restricted data"
- joint restricted frequency list
- (Askeri) müşterek sınırlandırılmış frekans listesi
- not to be restricted with
- ile sınırlı kalmamak üzere
- permanent restricted area
- (Askeri) Sürekli yasak bölge
- restrict
- {f} sınırlama getirmek
- restrict
- bağlamak
- restrict
- bağlayıcı
- restrict
- sınırlayıcı
Sınırlayıcı uygulamalar sanayiler için zararlı olabilir.
- Restrictive practices can be damaging for industries.
- restrict
- elini bağlamak
- temporary restricted area
- (Askeri) Geçici yasak bölge