O, çevreden sorumlu bakandır.
- He is the minister responsible for the environment.
Bu kırık pencereden o sorumludur.
- She is responsible for this broken window.
Tom'un parmaklılar ardındaki zamanı bitti.
- Tom's time behind bars is over.
Saldırıların ardındaki kimdi?
- Who was behind the attacks?
Tom koltuğunda geriye doğru yaslandı ve ellerini başının arkasına koydu.
- Tom leaned back in his chair and put his hands behind his head.
Chris fen dersinde geriye düşme riskinde.
- Chris risks falling behind in the science class.
Biri onun şemsiyesini geride bıraktı.
- Somebody left his umbrella behind.
Tatoeba'nın çok dilli olmasının nedeni budur. Fakat o tür çok dilli değil. Dillerin sadece birlikte eşleştirildiği ve bazı çiftlerin geride bırakıldığı tür değil.
- This is why Tatoeba is multilingual. But not that kind of multilingual. Not the kind where languages are simply being paired up together, and where some pairs are left behind.
Ben, birinin arkadan adımı seslendiğini duydum.
- I heard someone call my name from behind.
Beni arkada bırakmayın!
- Don't leave me behind!
Bir yabancı omzuma arkadan dokundu. Beni başka birisiyle karıştırmış olmalı.
- A stranger tapped me on the shoulder from behind. He must have mistaken me for someone else.
Tom Mary'ye arkadan sarıldı.
- Tom hugged Mary from behind.
Belirlenmiş sürenin on dakika gerisindesin.
- You are ten minutes behind the appointed time.
O metotlarında zamanın gerisindedir.
- He's behind the times in his methods.
Kadınlar gerçekten oldukça tehlikeliler. Bu konuda ne kadar çok düşünürsem, o kadar çok yüz örtüsünün arkasındaki nedeni anlayabileceğim.
- Women really are quite dangerous. The more I think about this, the more I'm able to understand the reasoning behind face covering.
Evin arkasında büyük bir bahçe vardı.
- There was a large garden behind the house.
Ben işte güvenilir ve sorumluluk sahibi bir insanım.
- I'm a reliable and responsible person at work.
Sami çok güvenilir ve sorumluydu.
- Sami was very reliable and responsible.
Ben işte güvenilir ve sorumluluk sahibi bir insanım.
- I'm a reliable and responsible person at work.
Tom'un sorumlu olduğundan emin değilim.
- I'm not certain Tom is responsible.
Sami, Leyla'nın ölümü için kimin sorumlu olduğunu bildiğinden emindi.
- Sami was certain he knew who was responsible for Layla's death.
Tom parmaklıklar ardında birkaç yıl geçirdi.
- Tom spent a few years behind bars.
Biz arabanın arkasına geçtik ve ittik.
- We got behind the car and pushed.
Saat on dakika geri kalmış.
- The clock is ten minutes behind.
Maria Sharapova, Williams kardeşlerin ardından, üçüncü en başarılı aktif kadın tenis oyuncusudur.
- Maria Sharapova is the third most successful active women's tennis player, behind the Williams sisters.
Güneş bulutların ardından çıktı.
- The sun came out from behind the clouds.
Kazadan o sorumludur.
- He is responsible for the accident.
Kazadan sorumlu olan sensin.
- It is you that are responsible for the accident.
Parents are responsible for their child's behaviour.
She has a responsible position in the firm.
... person responsible for building my dream for the ...
... She's really responsible for that. ...