Onlar krize yanıt vermek için para sıkıntısı çekiyorlar.
- They are short of money to respond to the crisis.
Bazen en iyi yanıt, kendinizi yanıt vermekten uzak tutmaktır.
- Sometimes, the best response is to restrain yourself from responding.
Karşılık vermek için rahatsız olma.
- Don't bother to respond.
Başkan benim mektubuma cevap vermek için yeterince kibardı.
- The president was nice enough to respond to my letter.
Cevap vermek istemiyor musun?
- Do you not want to respond?
EVET işareti vererek yanıtladı.
- He responded by giving the OK gesture.
Mektubumu çok hızlı yanıtladı.
- He responded very quickly to my letter.
Tom responded to the medicine so well that she was better in two days.
Tom ona nasıl yanıt vereceğinden emin değil.
- Tom isn't sure how to respond to that.
Ben onun sorusuna yanıt verebilirim.
- I can respond to his question.