Başbakan zaten ikamet ettiği kentte oy kullandı.
- The prime minister already voted in his city of residence.
Burası Tom'un ikametgahı mı?
- Is this Tom's residence?
Başbakan zaten ikamet ettiği kentte oy kullandı.
- The prime minister already voted in his city of residence.
Sami işe gitmek için ikametinden ayrıldı.
- Sami left his residence to go to work.
Tom ve Mary uzun süreli sakinlerdir.
- Tom and Mary are longtime residents.
Birçok Boston sakini belediye başkanının planına karşı çıkıyor.
- Many Boston residents oppose the mayor's plan.
Son ev Tom'un konutuydu.
- The last house was Tom's residence.
Kasaba fabrikalar ve konutlar için ayrıldı.
- The town was zoned for factories and residences.
O, New York'ta oturmaktadır.
- She resides in New York.
Köyün binden daha fazla oturanı vardı.
- The village had more than a thousand residents.
Oturanların yarısından daha fazlası plana karşı çıkıyor.
- More than half of the residents are opposed to the plan.
Köyün binden daha fazla oturanı vardı.
- The village had more than a thousand residents.
Tom şu anda Boston'da oturuyor.
- Tom currently resides in Boston.
Tom halen Boston'tan bir mukimdir.
- Tom is currently a resident of Boston.
Bir fabrika, bir yerleşim bölgesi için uygun değildir.
- A factory is not suitable for a residential district.
Bir şehir merkezinde değil, bir yerleşim alanında yaşamayı tercih ederim.
- I would prefer to live in a residential area, not downtown.
Güçlü bir ruh ormanda ikamet eder.
- A powerful spirit resides in the forest.
Onun kızkardeşi İskoçya'da ikamet ediyor.
- His sister resides in Scotland.
O Jamaika'da oturma izni aldı.
- He took up residence in Jamaica.
Burası Tom'un ikametgahı mı?
- Is this Tom's residence?
4. You will report accidents or collisions at the Superintendent's Office at Forty-third Street, immediately on arrival, with the names and residences of witnesses.
She's a resident in neurosurgery at Mass General.