Japonya'nın altın ve döviz rezervleri 1998'in sonunda $68.9 milyarı gösteriyordu, bir yıl öncekinden $77.0 milyar daha aşağı.
- Japan's gold and foreign exchange reserves stood at $68.9 billion at the end of 1998, down from $77.0 billion a year earlier.
Ben bir koltuk rezervasyonu yaptırmak istiyorum.
- I'd like to reserve a seat.
O yer her zaman kalabalıktır, ama bir masa rezervasyonu yaptım, endişelenmemeliyiz.
- That place is always crowded, but I reserved a table today, so we don't have to worry.
Ben birinci sınıf bir kamara ayırmak istiyorum.
- I want to reserve a first-class stateroom.
İki kişilik bir masa ayırtmak istiyorum.
- I'd like to reserve a table for two.
Bu trende yer ayırtmak istiyorum.
- I'd like to reserve a seat on this train.
Bu trende yer ayırtmak istiyorum.
- I'd like to reserve a seat on this train.
Raffle's'da yemek yemek istiyorsan, haftalar önceden rezerve ettirmelisin.
- If you want to eat at Raffle's, you must reserve weeks ahead.
Bir otel odası rezerve etmek istiyorum.
- I'd like to reserve a hotel room.
Bir otel odası rezerve etmek istiyorum.
- I'd like to reserve a hotel room.
Otel odamı üç hafta önceden ayırttım.
- I reserved my hotel room three weeks in advance.
İki kişilik bir masa ayırtmak istiyorum.
- I'd like to reserve a table for two.
I reserved a table for us at the best restaurant in town.
This cake is reserved for the guests!.
New oil reserves are continuously being discovered, but not as fast as the existing ones are running out.
We reserve the right for modifications.
I accept your view with one reserve.