reputed, famous; made for or displaying a name

listen to the pronunciation of reputed, famous; made for or displaying a name
الإنجليزية - التركية

تعريف reputed, famous; made for or displaying a name في الإنجليزية التركية القاموس.

name
ad
name
isim

Onu kötü isimlerle isimlendirdi. - He called her bad names.

Ben isimlerde gerçekten kötüyüm, ama bir yüzü asla unutmam. - I'm really bad with names, but I never forget a face.

name
belirtmek
name
adlandırılmak
name
(Bilgisayar) adı

Marco'nun arabasının adı Thunder Gianttir. - The name of Marco's car is 'Thunder Giant'.

Onların erkek çocuğunun adı John. - Their son's name is John.

name
(Bilgisayar) ad ısım
name
-i aday göstermek
name
şöhret

Şöhret bir isim etrafında toplanan tüm yanlış anlamaların toplamıdır. - Fame is the sum of all misunderstandings that gather around a name.

Tom, Mary'yi düşünebildiği her kötü şöhretle seslendi. - Tom called Mary every bad name he could think of.

name
ad koymak
name
ünlü kişi

Bu bölgedeki tüm sokaklar ünlü kişilerin adını taşır. - All the streets in this area are named after famous people.

name
adını söylemek

Bana onun adını söylemek zorunda değilsin. - You don't have to tell me her name.

Bana onun adını söylemek zorunda değilsin. - You don't have to tell me his name.

name
{i} ünlü kimse
name
şöhretli kimse
name
{i} şöhret, ün
name
memur etmek
name
{i} nam
name
ünvan
name
ismi olan

Pasaportta ismi olan kişi kelimelerle tanımlanıldı. - The person whose name was on the passport was described with words.

name
(fiil) ad koymak, isim koymak, isim vermek, adını koymak, ismiyle çağırmak, söylemek, tayin etmek
الإنجليزية - الإنجليزية
{s} name
reputed, famous; made for or displaying a name
المفضلات