Tom kimsenin tavsiyesi asla dinlemeyen bir üne sahiptir.
- Tom has a reputation of never listening to anybody's advice.
Çok sayıda bilim adamı eksantrik olma ününe sahiptir.
- Many scientists have the reputation of being eccentric.
Kaza onun şöhretinde bir leke bıraktı.
- The incident left a spot on his reputation.
O, mükemmel şöhretiyle örnek alınacak bir kişidir.
- He is an exemplary person with an excellent reputation.
Tom, dürüstlüğüyle nam salmıştı.
- Tom acquired a reputation for honesty.
Dedikodu namına zarar verir.
- The gossip hurt his reputation.
Skandal şirketin itibarını zedeledi.
- The scandal hurt the company's reputation.
Benim itibarım yıkıldı.
- My reputation has been destroyed.
1. Of course Denise is great. I will stake my reputation on her!
2. It may be so, but I wouldn't stake my reputation on it.
... for reputation. ...
... You mention very briefly during your remarks reputation ...