repulse, cause loathing

listen to the pronunciation of repulse, cause loathing
الإنجليزية - التركية
kovmak, nefret neden
disgust
{i} tiksinme

Onun yüzü öfkeden daha ziyade tiksinme ve hüzün yansıtıyor. - Her face reflects disgust and sadness, rather than anger.

Onunla ilgili tiksinmeni hissediyorum. - I feel your disgust on that one.

disgust
{i} bıkkınlık
disgust
iğrenç

Onun koyu makyajı iğrençtir. - Her thick makeup is disgusting.

Onun bu tutumu oldukça iğrençtir. - That attitude of his is quite disgusting.

disgust
gına
disgust
tiksinti

Yemeği tiksinti ile reddetti. - He refused the food with disgust.

disgust
tiksindirmek
disgust
iğrenme
disgust
{f} nefret ettirmek
disgust
{f} bezdirmek, bıktırmak
disgust
disgustedly iğrenerek
disgust
kusturmak
disgust
(fiil) iğrendirmek, nefret ettirmek, bıktırmak, bezdirmek
disgust
{f} bezdirmek
disgust
(isim) bıkkınlık, nefret, tiksinme, iğrenme
disgust
{f} iğrendirmek
disgust
bıkmak
disgust
nefret etmek
الإنجليزية - الإنجليزية
{f} disgust
repulse, cause loathing
المفضلات