Bu lekeyi çıkarmak imkansız olacak.
- It's going to be impossible to remove this stain.
Bu lekeyi çıkarmak zor olacak.
- It's going to be difficult to remove this stain.
Sadece herhangi bir şüpheyi ortadan kaldırmak için, artık ailemle birlikte yaşıyorum.
- Just to remove any doubt, I no longer live with my parents.
Eski mobilyayı kaldırdık.
- We removed the old furniture.
Bulaşıkları masadan kaldırdı.
- She removed the dishes from the table.
Kahve lekesini çıkarmak zordu.
- The coffee stain was difficult to remove.
Sabun kiri çıkarmaya yardım eder.
- Soap helps remove the dirt.