Tom'u hep böyle anımsamak istemez miydiniz?
- Wouldn't you want to remember Tom always in this fashion?
İsimleri hatırlamakta hep zorlanırım.
- I always have trouble remembering names.
Biraz süt almayı hatırlamak zorundayım.
- I have to remember to buy some milk.
O beni hatırlamayabilir ama ben onu hatırlarım.
- She may not remember me, but I do remember her.
O olayı hatırlaman için çok yaşlı olmana gerek yok.
- You don't have to be very old to remember that event.
Pencereleri kapatmayı unutmayın.
- Remember to shut the windows.
Japonya'da araba sürdüğünüzde soldan gitmeyi unutmayın.
- When you drive in Japan, remember to keep to the left.
Tanıştığımız günü anımsarım.
- I remember the day we met.
Tom'un beni anımsayıp anımsamayacağını merak ediyorum.
- I wonder whether Tom will remember me.
Şimdi bile, ara sıra seni görmek istediğimi düşünüyorum. Fakat bugünkü seni değil geçmişten hatırladığım seni.
- Even now, I occasionally think I'd like to see you. Not the you that you are today, but the you I remember from the past.
Tom Mary'yi hatırlayıp hatırlamadığınızı bilmek istiyor.
- Tom wants to know if you remember Mary.
Tom onu hatırlayıp hatırlamadığını bilmek istiyor.
- Tom wants to know if you remember him.
Bütün yapman gereken, bu üç basit adımı unutmamak.
- All you need to do is remember these three very simple steps.
Yarın bu kitabı satın almayı unutmamak zorundayım.
- I have to remember to buy this book tomorrow.
Onun ellerinin sıcaklığını hatırlayabiliyorum.
- I can remember the warmth of her hands.
Onun adını hatırlayamıyorum.
- I can't remember her name.
Her set gaze gathered.
Please remember me to your brother.
Please remember this formula!.
I remember locking the door.
Remember to lock the door when you go out.
You don't have to remind him, he remembers very well.
... let's remember that our leadership is defined not just by ...
... have to remember yet another passport. ...