Babam alışveriş yaparken annem arabada kaldı.
- Mom remained in the car while Dad shopped.
O, bir süre sessiz kaldı.
- He remained silent for a while.
Koru yakıldı, alevler yükseldi, ve kısa sürede bayan Askew ve arkadaş şehitleriyle ilgili geriye kalan bütün şey dökülen bir küller yığınıydı.
- The wood was kindled, the flames arose, and a mouldering heap of ashes was soon all that remained of Mrs Askew and her fellow martyrs.
Bu gibi durumlarda sakin kalmak en iyisidir.
- In situations like these, it's best to remain calm.
Anonim kalmak istiyorsun.
- You want to remain anonymous.
Londra'da ne kadar kalacaksın?
- How long will you remain in London?
Söz uçar, yazı kalır.
- Words fly, texts remain.
Tek kanıt iç çamaşıra yapışmış meni kalıntılarıydı.
- The only proof was the remains of the semen which had stuck to the underwear.
Kazı sırasında insan kalıntıları bulundu.
- Human remains were found during the excavation.
Tek kanıt iç çamaşıra yapışmış meni kalıntılarıydı.
- The only proof was the remains of the semen which had stuck to the underwear.
Kazı sırasında insan kalıntıları bulundu.
- Human remains were found during the excavation.
The light remained red for two full minutes.
... remained unchanged for centuries ...