Bundan sonra sana güvenmek zorunda kalacağım.
- I'll have to rely on you from now on.
Tom başkasına güvenmek istemedi.
- Tom didn't want to rely on anyone else.
Ulaşım için ona güvenebileceğinizi biliyorum.
- I know you can rely on him for transportation.
Biz onun kararına güvenebiliriz.
- We can rely on his judgement.
O, onun bir resim çekişini izledi.
- She watched him draw a picture.
Manyetik bir çekimle birbirlerine çekildiler.
- They were drawn to each other by a magnetic attraction.
Fotoğraf çekmek istiyorum.
- I like to draw pictures.
Bu arada, bir noktaya daha dikkatinizi çekmek istiyorum.
- Meanwhile, I want to draw your attention to a point.
I know I can rely on you.
The city relies on the subway system.
... but these negotiations don't rely on trust ...
... and even then it sounds like you had to rely on informal networks ...