Ne yazık ki Tom'u serbest bırakmak zorunda kalacaksın.
- I'm afraid you're going to have to release Tom.
Tom Mary öldürülmeden üç hafta önce hapishaneden tahliye edildi.
- Tom was released from prison three weeks before Mary was murdered.
Tom Pazartesi günü cezaevinden tahliye edildi.
- Tom was released from prison on Monday.
Mahkumları bırakmalarını emretti.
- He ordered them to release the prisoners.
Jack çamı kozalakları, örneğin, büyük bir ısıya maruz kalıncaya kadar tohumlarını bırakmak için kolayca açılmazlar.
- The cones of the jack pine, for example, do not readily open to release their seeds until they have been subjected to great heat.
O tutukluyu serbest bırakmayın.
- Don't release that prisoner.
Rehineleri serbest bırakmayı reddettiler.
- They refused to release the hostages.
Jack çamı kozalakları, örneğin, büyük bir ısıya maruz kalıncaya kadar tohumlarını bırakmak için kolayca açılmazlar.
- The cones of the jack pine, for example, do not readily open to release their seeds until they have been subjected to great heat.
Ne yazık ki Tom'u serbest bırakmak zorunda kalacaksın.
- I'm afraid you're going to have to release Tom.
Hayvanları kafeslerinden azat et.
- Release the animals from the cages.
Onun ayağını tuzaktan kurtarmak imkansız.
- It's impossible to release his foot from the trap.
Onun ayağını tuzaktan kurtarmak imkansız.
- It's impossible to release his foot from the trap.
Süper Mario Kardeşler otuz sene önce yayınlanmıştı.
- Super Mario Bros. was released thirty years ago.
O bilgiyi yayınlayamam. O özel.
- I cannot release that information. It is private.
Onlar mahkûmu serbest bıraktılar.
- They released the prisoner.
İran Amerikalı kadının serbest bırakılmasına karşı çıkıyor.
- Iran balks at release of American woman.
He released his grasp on the lever.
If you continue to use abusive language, I will need to release the call.
They released the new product later than intended.
They released thousands of gallons of water into the river each month.