Yurt dışına seyahat etmek benim en sevdiğim şeylerden biridir.
- Traveling abroad is one of my favorite things.
Seninle seyahat etmek istiyorum.
- I want to travel with you.
Yalnız yolculuk ediyorum.
- I'm travelling alone.
Uzayı işgâl edeceğimiz ve Ay'a yolculuk yapacağımız gün yakında gelecek.
- The day will soon come when we will conquer space and travel to the moon.
Seninle seyahat etmek istiyorum.
- I want to travel with you.
Yurt dışında seyahat etme fırsatım oldu.
- I had a chance to travel abroad.
Tom dünyayı dolaşmak istedi.
- Tom wanted to travel around the world.
Bir yıl izin almak ve dünyayı dolaşmak istiyorum.
- I want to take a year off and travel around the world.
Evinizden 10 km uzaktaki bir mağazaya gitmek istiyorsanız ve saatte 50 km hızla sürüyorsanız oraya varmak kaç dakikanızı alır?
- If you want to travel to a store located 10 km from your house, and you drive at 50 km/h, how long would it take you to get there?
Gemi ile gitmek arabayla gitmekten daha uzun sürüyor.
- Traveling by boat takes longer than going by car.
I don't have anyone who'd travel with me.
- Ich habe niemanden, der mit mir reisen würde.
We can travel through time. And we do at the remarkable rate of one second per second.
- Wir können durch die Zeit reisen. Und wir tun es mit der bemerkenswerten Geschwindigkeit von einer Sekunde pro Sekunde.