O şimdilik kâfi gelecektir.
- That will be enough for the time being.
On bin yen yeterli mi?
- Is ten thousand yen enough?
Bu hikaye bir derste okumak için yeterince kısa.
- This story is short enough to read in one lesson.
Yeterli param olsa,o hoş arabayı alırım.
- If I had enough money, I would buy that nice car.
Tom şehirde yaşamak için yeterli para kazanıyor mu?
- Does Tom earn enough money to live in the city?
Merkezi ısıtma kışın yeterince ısıtıyor mu?
- Is the central heating warm enough in the winter?
Sana yeterince teşekkür edemem.
- I can't thank you enough.
Annem yeteri kadar masum bir halde Biraz daha bira ister misin? diye sordu.
- Mom was innocent enough to ask him: Would you like any more beer?
Bu kitap benim okumam için yeteri kadar kolaydır.
- This book is easy enough for me to read.
Bu yiyecek yeterince besleyici değil.
- This food's not nourishing enough.
O, köpeğini her gün etle beslemek için yeterince zengin değildi.
- She wasn't wealthy enough to feed her dog meat every day.
Markku ve Liisa kıt kanaat geçinecek kadar yeterli miktara sahipti.
- Markku and Liisa had just enough to keep the wolf from the door.
Burada yeterli miktara sahibiz.
- We've got enough here.